Akhilleus mu Odysseus mu Daha Üstün İnsandır?
Platon’un Küçük Hippias kitabında, Sokrates şu konuyu ele alır. “Akhilleus mu yoksa Odysseus mu daha üstün bir insandır?”
Soruya geçmeden önce karakterlerin kimler olduğunu kısaca hatırlatalım.
Akhilleus; Grek mitolojisinin en önemli kahramanlarından biridir. Yarı tanrıdır. Truva Savaş’ında Akatların tarafında Truvalılara karşı savaşmıştır.
Odysseus; Çok zeki bir insan olduğundan bahsedilir. Düşmanlarını zekâsı ve kurnazlığı ile yener. Penelope ile evlendiği sıralarda Truva Savaşı başlayınca savaşa gitmemek için çeşitli bahaneler ileri sürer ancak savaşa gitmek zorunda kalır. Truva Atı fikri de Odysseus’a aittir.
Küçük Hippias’ta Sokrates, Akhilleus’u tartışmasız iyi ve erdemli bir karakter olarak ele alır. Ancak Odysseus’un zekâsını hafife almaz. Tartıştığı kişiler, Odysseus’un kurnaz ve hileye de başvurduğu için Akhilleus’un Odysseus’tan daha üstün bir insan olduğundan bahseder. Sokrates ise felsefi sorularıyla konuyu öyle bir özetler ki, herkesi Odysseus’un Akhilleus’tan daha üstün bir insan olabileceğine inandırır.
Bunu nasıl yapar?
Sokrates, Akhilleus’un meziyetlerini yadsımaz. Ancak şu konuya değinir: kişi kötülük yapmayı veya kurnazca düşünmeyi bilmediği için erdemli davranmışsa, gerçekten erdemli davranmış sayılır mı?
Çok güzel bir sorgulamadır. Sesimizi yükseltemediğimiz için sabırlı olmak, diğerlerine hoş gözükmek için cömert olmak veya insanlara hayır diyemediği için yardımsever olmak gerçekte ne kadar erdemli bir davranış olabilir?
Aristoteles erdemin 3 özelliğinden bahsederken sürekli, bilinçli ve gönüllü olması gerektiğinden bahseder. Yani Sokrates’in değindi gibi mecburiyetten ya da başka bir seçenek bilmediği için erdemli olmaya çalışmaktansa, bilinçli bir şekilde erdemi sergilemek gerekir. Yani neden iyi olmaya çalışıyorum. Ya da neden kötü davranışlara karşı kötü davranıyorum. Başka bir yol bilmediğim için mi? O zaman ben bir seçim yapmıyorum, hatta daha da ileri götürürsek, gelen etkilere karşı ne tepki vermem öğretildiyse, bir robot gibi tekrarlıyorum.
Birisi bana kötü söz söylerse, patlatırım cevabı. Kimse beni aşağılayamaz. Benim kuyumu kimse kazamaz. Ya da sevecen olmazsam kimse benimle ilgilenmez. İnsanlar için bir şey yapmazsam beni kötü değerlendirirler. Bu ve bunun gibi düşüncelerden dolayı seçimlerim şekilleniyorsa, seçimlerim bana ne kadar bağlı olabilir ki? Daha çok etki ve tepki yasasında mekik dokuyoruz gibidir.
Bu konuyu bir örnekle açmak istiyorum.
Onbaşı Wojtek. Bir savaş kahramanı. İkinci Dünya Savaşı’na katılmış ve onbaşı rütbesi kazanmış bir ayı. Evet kendisi gerçekten bir ayı. Polonyalı askerlerin tutulduğu toplama kampında, askerlerin beslediği, beraber eğlendiği ve onlarla savaşa katılan bir ayı.
O toplama kampında esir alınan Polonyalı askerlerin umut ışığı olmuş. Peki Wojtek ismi takılan ayı, aslında ne yapmıştır? Tahmin edeceğiniz üzere, kendi doğasına uygun olan ne varsa onu yapmıştır. İnsanlarla eğlenmiş, onların verdiklerini yemiş, onların götürdükleri yere gitmiş, onlar nasıl hareket ediyorsa o şekilde yaşamıştır. O zaman başa dönelim, Wojtek gerçek bir kahraman olabilir mi? Yoksa o şartlar altında herkes nasıl yaşıyorsa onu yapan bir varlık mı?
Peki ya bizler? Yaptığımız seçimleri neye göre yapıyoruz? Çocukluktan gelen davranışlarımıza göre yaşamaktan ne zaman vazgeçeceğiz? Ne zaman çocuklukta edindiğimiz korkuları, endişeleri, erdemleri bırakıp iyi ile kötü arasında bir seçim yapacağız? Bize öyle öğretildiği için ya da etrafımızdakiler öyle yapıyor diye değil de gerçekten kendimizde olanı keşfetmek için ne zaman harekete geçeceğiz?
Kötüyü yapabilecekken iyiyi seçmektir asıl mesele. Olumsuz duygular ve düşünceler içimizde çığ gibi yükselirken, olumluyu seçme cesareti göstermek, gerçek cesaret, gerçek erdemdir.
Akhilleus gibi sadece iyi davranışlarda bulunmayı bildiğimiz için iyi olmak, kötü davranışlarla büyütülmüş ve bu yüzden kötülük yapan birinin kaderinden ne kadar farklı olabilir?
Şansın ötesine geçmek gerekir, insan olabilmek için. Seçimleri kendimiz yapmak, sonuçları üstlenmek ve sonuçlardan ders çıkartmak gerekir. Daha iyi bir insan olabilmek için. Gerçekten erdemli olabilmek için.
“Sorgulanmamış hayat, yaşanmaya değmez.”
Sokrates
ILGIN ADIGÜZEL