BİR TOPLUM DÜŞÜNÜN
Kulağı duymayan, koku almayan, gözü görmeyen, tat hissi bilmeyen yani 5 duyusundan biri olmayan insanlarımız var ama bir toplumun böyle olduğunu düşünebilir misiniz?
Görmeyenlerden oluşan bir toplum, toplumu oluşturanlardan hiçbiri hayatı boyunca görmemiş, ne sanatı ne sanatçıyı, doğadaki uyumu, kadın veya erkeğin arkasındaki insanı, gökkuşağını, hayvanlar ve bitkilerin kendi arasındaki birlikte yaşamı, iş birliğini ve dolayısıyla yaşama dair siyah ile renkli olanı ve arasındaki hiçbir rengi algılayamaz. Fakir Baykurt’un söylediği gibi görmek ile ilgili atasözleri bile yoktur. Göremedikleri için, klasik hikâyedir, fili sütun sanıyor veya hortum sanıp, yanlış kararlar verebiliyor. Nasıl bir toplumdur bu?
Duymayanlardan oluşan bir toplum, hayatlarında hiç ses duymamış, hiç farklı sesler, ikazlar, düzeltmeler, itirazlar, şikâyetler duymamışlar. Farklı fikirleri bilmiyor, bilgiyi edinemiyor. Böyle bir toplum karşılaştırma, kıyaslama yapamaz ve doğru ile yanlışı ayırt edemez. Dar bir çerçeveye, fanatizme çok kolayca düşebilir. Ayrıca, duyma yetisi olmayan konuşamaz. Dolayısıyla toplum karşısındakini duyamadığı için, kendini de ifade edecek konuşma yetisine sahip değil ve hayvanlar gibi beden dilleri ve çeşitli hırlamaları ile birbirlerini tartıp, karar veriyor. Nasıl bir toplumdur bu?
Hiç hayatında temiz bir tene dokunmamış kişinin, eti vahşi hayvanlar gibi parçalaması onun dokunma duyusuna sahip olduğunu gösterir mi? Bir çocuğa (18 yaşın altında herkes çocuktur) safça dokunmayı bilmeyen bir el, neye dokunursa dokunsun parmak izleriyle onu kirlettiğini anlayamıyor. Elini tokat ya da yumruk yapıp karşısındaki canlıya şiddet uyguluyorsa, o elin dokunduğu diğer şeyleri güzelleştirmesi olası mıdır? Kişi dokunma duyusunu kaybettiğinde hissizleşir. Toplum da dokunma duyusunu kaybederse, empati kuramaz, diğerinin acısını, açlığını algılayamaz, duyarsızlaşır, yardımlaşmayı keser. Nasıl bir toplumdur bu?
Kokuyu hayatlarında hiç almamış, içine çekememiş bir toplum, doğanın koktuğunu hiç bilmeden yaşayan bir toplum düşünün. Kimi kişilerin ağzından çıkanlarla pis bir koku yaydığını ya da tersine mis gibi koku yaydığını algılayamaz. Zihinsel olarak hazmettiklerinin ağzından nasıl koku çıkarttığını anlayamaz. Nasıl bir toplumdur bu?
Dilini, acı ya da tatlı yaptığını bilmeden akıttığı sözlerin ona zarar verdiğinin bile haberi olmayan insanın tat duyusu var mıdır sizce? Bedene faydalı gıdalar yedirdiğini düşünen insanın ayırt ediciliği yoksa, beden sürekli hasta-zayıf düşmez mi? Yedikleri güzel görünse bile, tat ve koku yoksa, onun bozulmuş olduğunu anlayamayan kişi çok kolaylıkla zehirlenebilir. Toplum da önüne sürülen fikirlerin hangisinin kendisini zehirlediğini, ağzındaki bu tat ve burnuna gelen kokudan anlar.
Bir toplum, bir insandır. Bir insanın nasıl olmasını istiyorsak, toplum da öyle hareket eden tek bir varlık gibidir.
Bizimle iletişim kuran insanın kibar mı olmasını istiyoruz, biz her zaman nezaketimizi koruduğumuzda toplum da kibarlaşır. Bizimle yemek yiyen insanın sofra adabını bilmesini mi istiyoruz, biz uyguluyorsak, karşımızdaki de öyle olacaktır.
Konuştuğumuz kişinin bizi dinlemesini mi istiyoruz, biz canlı bir şekilde dinliyorsak dinleneceğiz.
Karşımızda bizi anlayan bir çift göz mü bekliyoruz, biz nasıl bakıyorsak karşımızdakiler de bize anlayışlı olacaktır.
Örnekler çoğaltılır. Toplum, kolektif bir insandır. Biz nasılsak, toplum öyledir. O hâlde, ilk adım kendimize çeki düzen vermektir. İkinci adım, bu konuda tüm hayatımız boyunca örnek olmaktır. Büyüklerin söyledikleri gibi pedagoji, örnek olmaktır ve en iyi eğitim, pedagojiktir.
Çocuklarımızın daha iyi bir çevrede yaşamalarını istiyorsak, bizim hatalarımızın, anlayışsızlıklarımızın bedelini çekmelerini istemiyorsak, yalancı A’nın oğlu, düzenbaz B’nin kızı, çok bilmiş C’nin damadı, hırsız D’nin torunu, arsız E’nin gelini diye tarihe geçmek istemiyorsak, biz daha iyi olalım.
Yaşam sanıldığı gibi tek başına değil, toplumla ve toplum içinde yaşanıyor.
Son söz; cılız bir fidan, zehirli bir havada büyüyemez, toprağa tutunamaz, kurur ve günün sonunda ölür ama kökleri sağlam, yaşlı ama büyük bir ağaç zehirli havayı temizler, orayı yaşanabilir kılar. Bizler de içinde olduğumuz toplumu yaşanabilir kılabiliriz.
OYA UYSAL