Korkular her yanı sarmışken, cesarete ihtiyacımız var.

Hep birlikte sağlıklı bir cesaret kavramı üzerine, zihnimizde doğru fikirler güçlendirmek için düşünelim.

Cesareti, ataklık, dayanıklılık, cüretkârlık, gözü karalık gibi ifadelerle açıkladığımızda yanlışa düşeriz.

Çünkü CESARET;  bir erdemdir. Bütün erdemlerimiz gibi bizi insan yapan, mükemmel, ideal insan olma yolunda ilerlememizi sağlayan bir gücümüzdür. Tüm erdemler, süreklilikle üzerinde çalışılarak ortaya çıkarılmak üzere insana aittir.

Evet, her risk alınmaya, her türlü tehlike karşılanmaya değmez ve cesaret salt atılganlık ya da gözü karalık olamaz. Bazen korkularımız nedeniyle de cesareti ortaya çıkardığımız olur örneğin; çocuğunu koruyan bir anne, ailesini koruyan bir baba, ülkesinin iyiliği için savaşan asker de korkulara sahiptir. Ama kendinden daha değerli olan bir şey için canlanır ve ödevin getirdiği sorumlulukla korkularına rağmen sorumluluk alır.

Değerli bir şey için duyulan korku, daha büyük birliğin yararı için duyduğumuz korkular, iyi olanı hayata geçirmek için bizi güçlendirir ve harekete geçirir. Daha kötü olmasından çekindiğimiz zamanlarda, sorumluk hissettiğimiz zamanlarda da iyi olanı korumak ve çoğaltmak için korkularımız bizi canlandırır. Ödev bilinci ile sorumluk alır ve harekete geçeriz. Cesareti ortaya çıkarırız.

Yetişme çağlarımızda, doğumdan bugüne pek çok şey deneyimleriz, güç kazanırız, büyürüz. Birçok kez cesaret gösterdik, annemizin elini bıraktık. Çünkü büyümek, kendimiz olmak istedik. Cesaret gösterdik, seçimler yaptık, kararlar aldık.

Geleneksel toplumların birçoğunda, çocukluktan yetişkinliğe geçmek için yaşanan cesaret denemeleri vardır. Amerika yerli halkları, Asya destan ve masallarında bunu görebiliriz. Örneğin Dede Korkut masallarında, Boğaçhan’a boğa ile baş etmeden ismi koyulmaz.

Cesaret gösterip, kendinden bekleneni, ödevini gerçekleştirdiğinde topluma kabul edilir.

Her zorluk, bizleri güçlendirmeye yarar. İnsan olma yolunda yürüyen insanlığın tecrübesi budur. Bu yaşadığımız zor günlerden de güçlenerek çıkmak için cesareti irdeleyelim.

Platon, öğrencisi Aristoteles ve daha pek çok düşünür bu konuda önemli bilgiler bırakmışlar. O bilgilerden özetle;

Cesaret gösterdiğimizde pek çok gücümüz harekete geçer. Şöyle ki;

Doğru bir cesaret; bilgelik bilgisi ile hafızayı, ölçülülük ve aşk ile daha iyiyi aramayı gerektirir.

Hafıza, bireysel geçmişimiz ve insanlığın tarihidir.

Hafızanın yardımıyla bireysel ve toplumsal tecrübelerimizi irdeleyebilir, edindiğimiz bilgiyi dün, bugün ve yarın ölçeğinde, tüm varoluşa uygun olanı gerçekleştirmek ve bilgece eylemler ortaya koymak için, cesareti ortaya çıkarabiliriz.

Hafıza bugünü doğru değerlendirmemizi sağlar, daha önce yaşanmış olan durumların nedenleri ve üretilen çözümlerin sonuçlarının bilgisini verir. Binlerce yılın tecrübesini saklar. O nedenle büyük bir güçtür. Daha cesur, daha doğru adımlar atmamız için bize yol gösterir.

Aşk, bir şeyi tüm varlığınla istemek, kendinden vazgeçebilecek kadar istemektir. Karar verdiğimiz eyleme daha güçlü bir şeklide odaklanmamızı sağlar.

Bilgelik, bilmediğini bilmek, daima en iyi olanı aramak, bildiklerini uygulamak, doğanın ve evrenin yasasını anlayarak yaşamaktır.

Aşk ve bilgelik, yani çözümler aramak, bizlerde zekânın ortaya çıkmasına yardımcı olur. Çözümler üreten yanımızı harekete geçirir. Zorluk ve sıkıntılar içindeyken iyiyi aramaya daha çok odaklanmamız doğaldır. Zorlanmak ve harekete geçmek istemek zekâmızı çalıştırır. Zekâ ayırt etmedir. Nerede, ne zaman, nasıl hareket etmemiz gerektiği konusunda bize yardımcı olan gücümüzdür.

Cesaret en soylu hislerin birleşimidir ve bilgelikle ilişkilidir. Bu nedenle, ölçülülük, bilgelik, aşk, hafıza ve zekâ cesaretin işbirlikçileridir. Cesaret neden korkulup neden korkulmayacağına, neyin göğüslenmeye değer olup neyin olmayacağına ilişkin bilgidir.

Cesur bir asker, tehlikeyi yaşamı pahasına korkusuzca karşıladığı için cesur değildir, ancak başına gelmesinden korktuğu şeyi (ölüm, kayıplar ya da yaralanma vb.), yalnızca daha çok korktuğu bir şey adına göğüslediği için cesurdur. O da ülkesinin iyiliğini düşünmedir, bunun için adım atar. Yapabileceğinin en iyisini yapar.

Yalnızca, yaşamını daha büyük bir iyilik için riske sokan kimse cesurdur.

Gerçek cesaret, korkusuzluktan değil bilgece bir korkudan, korkulması gereken bir şey karşısında, daha yüksek bir iyinin yitirilmesi olasılığı karşısında duyulan korkudan doğar.

Buna göre; cesur bir insan, bencilliğini, korkusunu ve heyecanlarını kontrolü altında tutabilen ve ödev duygusuyla ya da ahlaki ve rasyonel bir yargıya uygun olarak eyleme geçen kişidir.

Eski sinemalarda film izlerken, karakterlerden biri bir kahramanlık yaptığında sinemada bir alkış kopardı…

Birleştiren ve yükselten cesur adımlara hepimizin ihtiyacı var.

Kendisi için hiçbir şey beklemeden, daha büyük iyilikler için bazı küçük şeyleri, kendi konforlu alanını, bencil arzularını, duygusal arayış ve beklentilerini yitirme riskini göze alan iyi örnekler toplumumuzda vardır. Tarihimizde ve günümüzde var olan bu cesur kişileri kendimize örnek alalım.

Burada kendi tarihimizden bir örnek hatırlatmak istiyorum.

EŞEKLİ KÜTÜPHANECİ

Genç cumhuriyetimizin ilk yıllarında yaşanan bir olaydır. Köyde yaşarken bir şekilde şehirdeki kütüphane ile tanışan çocuk Mustafa, köyümüzde de, ülkemizin her köyünde de neden kütüphane olmasın ki der; hayal eder, okur, kütüphanecilik eğitimi alır ve bir köye tayin olur ama kütüphane fikri köy halkı için alışılmadık bir şeydir. Böyle bir istekleri, ilgileri yoktur. Mustafa, kitap okumayı sevdirebilmek için bir eşeğin sırtına kitapları bağlar ve en uçtaki obalara, mezralara ulaşabilmek için eşeğiyle gezer. Bu yaptıkları, unutulmaz kahramanlık destanı ve cesaret örneğidir.

Büyümek için, yepyeni bir dünya kurmak için, istediklerimizi gerçekleştirmek için, tüm insanlığı kucaklayan iyilikleri hayal etmeye cesaret edelim. Bu günler hazırlanma ve kendimizi gözden geçirip güçlendirme zamanı olsun.

Kendi içimizdeki “günlük kahramanı” harekete geçirme zamanıdır. Zor zamanlar erdemlerimizi harekete geçirmemiz için bir fırsattır.

Neyin gerçekten daha iyi olduğunu düşünerek, ödev ruhuyla, daha büyük bir iyi için, daha küçük bir iyinin kaybını göğüsleyebiliriz.

Hepimize, bilgece, cesur, sağlıklı yarınlar diliyorum.

FİLİZ KARTAL

Yaşamın Renkleri Videosunu İzlemek İçin:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir