FARABİ VE ADALET
Büyük Türk bilgini ve filozof Farabi’nin doğumunun 1150. yıl dönümü anısına Birleşmiş Milletler 2020’yi Dünya Farabi yılı ilan etti. 2020’de bütün dünyada Aristoteles’ten sonra büyük Türk-İslâm filozufu Farabi’nin konuşulacak olması ve fikirleri ile düşüncelerinin gündeme gelecek olması sevindirici..
Yaşamın renklerinde ona da yer ayırarak bu büyük Filozofu ve kısa da olsa fikirlerini anmaya çalışacağız.
Farabi, 8. ve 13. yüzyıllar arasındaki İslam’ın Altın Çağı’nda yaşamış ünlü filozof ve bilim adamıdır. Yazdığı kitaplarla insanlığın bilimsel mirasına büyük katkıda bulunmuştur. Orta Çağ Avrupası’nda ‘Al Farabius’ ve ‘Abunaser’ adlarıyla anılır.
Farabi, Seyhun ve Ceyhun nehirlerinin ötesinde Farab eyaletine bağlı Vesic köyünde 871 yılında dünyaya geldi. Farab eyaleti verimli topraklara sahipti. Her yer, bağ, bahçe ve çiftliklerle doluydu. Eyalet halkı, yerli olan Türkler ve göç yoluyla gelen İranlılar ve Araplardan oluşmaktaydı. Göçmenler bu topraklara ya askeri görevlerle ya da İslami davet göreviyle gelmiş kimselerdi. Kimi çiftçilik, kimi ticaret, kimi de el sanatlarıyla uğraşırdı.
Dönemin önemli eğitim ve kültür merkezlerinden biri olan Farab’da iyi bir tahsil gördü.
Farab’da halkın tanımadığı bir bilgin yaşardı. Bu bilginin evinde mantık, felsefe, matematik ve müzik bilimlerine ait birçok kitap vardı. Bunların bir bölümünü kendi yazmış, bir bölümünü de Doğu’ya, Batı’ya yaptığı gezilerde toplamıştı. Bilgin, uzun bir yolculuğa çıkma niyetindeydi. Kitaplarını Farabi’ye emanet etmeyi uygun gördü. Ve ona şöyle dedi:
“Evlat, Farab şehrinde bu kitapların değerini senin kadar iyi bilecek başka birini tanımıyorum. Bir iş için yolculuğa çıkacağım. Yolculuktan dönünceye kadar, onları okuyup inceleyebilirsin. Eğer dönemezsem hepsi senin olsun. Ancak kitapların senin olması için on yıl beklemelisin.”
Kitapların hemen hepsi felsefe, mantık, matematik ve müzik üzerineydi. Bir bölümü Grekçeden çevrilmişti. Aristoteles ve Platon’a ait kitaplar da vardı.
Yıllar birbirini kovalamış ve yaşlı bilginin belirlediği on yıllık süre dolmuştu. Bilgin hâlâ dönmemişti. Farabi, bu on yıl içinde kitapların çoğunu ezberlemişti bile.
Daha fazla öğrenmek, dünyayı görmek, bilim adamlarıyla tanışmak ve yeni kitaplar edinebilmek için Farab’dan ayrılmak istiyordu.
Bir süre kadı (yargıç) olarak çalıştıktan sonra hayatı boyunca sürdürdüğü akademik ilim seyahatine çıktı.
Buhara, Semerkant, Merv ve Belh gibi önemli ilim ve kültür merkezlerinde bulundu. 40’lı yaşlarda Bağdat’a vardığı tahmin edilmektedir. İran ve Horasan’ı dolaştı. Gittiği her beldede, yazdığı kitaplardan birkaçını, orada yaşayan bir bilgine veya adını duyup ondan bir şeyler öğrenmek isteyen bir öğrencisine bıraktı.
Ünlü dil bilgini Serrac’tan mantık dersi aldı. 20 yıla yakın bir süre Bağdat’ta kalırken Hristiyan mütercim yorumcu olan Matta bin Yunus’tan mantık ve felsefi ilimler öğrendi.
Bağdat’ta meydana gelen karışıklıklar Farabi’nin buradan ayrılıp Şam ve Halep’e gitmesine yol açtı. Mısır’a yaptığı seyahatin ardından tekrar Şam’a döndü.
950 yılının Aralık ayında vefat etti.
Kaynaklar Farabi’nin kısa boylu, köse sakallı, zayıf naif bir bünyeye sahip olduğu ve yaşadığı sürece hep Orta Asya Türk kıyafeti giydiğini belirtir. Mala mülke değer vermeyen, şöhret ve gösterişten nefret eden filozofun ruh ve ahlak temizliğini her şeyin üstünde tutan bir kişiliği vardı.
100 eserinden 43’ü günümüze kadar ulaşmıştır.
Müzikle ilgili çalışmaları arasında en fazla tanınanı Müzik Kitabı’dır. Bu eser müzik sanatının tarihi ve ilk ansiklopedisi sayılır. Birçok hastalığın tedavisinde müzikten yararlanılmıştır. İbn-i Sina’nın da Şifa adlı eserinin bir kısmı müziği içermekte ki kendisinin özellikle salgın hastalık zamanlarında evlerden müzik sesinin yükselmesini tavsiye ettiği de bilinmekte. Birçok kaynak Ud ve Kanun’un Farabi tarafından icat edildiğini ileri sürer. Ezan makamları da aynı şekilde ona atfedilmektedir.
İslam dünyasında Muallim-i Sânî (ikinci öğretmen) sıfatıyla anılır ve Aristoteles hakkında sorulan soruya “Eğer Aristoteles’e yetişşeydim onun en iyi talebelerinden olurdum” diye cevap verir.
Farabi’ye göre Adalet nedir, bu erdeme nasıl ulaşılır? Farabi bunun için ilk önce bireyde geliştirilmesi gereken özelliklerden bahseder…
Farabi “Felsefe Öğreniminden Önce Bilinmesi Gerekenler” ve “Mutluluk Nasıl Kazanılır” eserlerinde bir filozofun sahip olması gereken bilimsel ve ahlaki kriterler üzerinde durur. Dil, şiir, hitabet, diyalektik, sanat mantık. Şu şekilde sıralar kriterleri; felsefe öğrenmenin amacı kavranmalı, felsefe okullarının adları bilinmeli ve metotlar bilinmeli.
Felsefe öğrenmenin amacı nedir? sorusuna cevap olarak “gerçek varlığın bilgisine ulaşmak, insanın Yüce Yaratıcıyı bilmesidir” der. Yaratıcı Bir’dir, her şeyin, tüm sebeplerin ilk sebebidir. O, evreni, cömertliği, adaleti ile organize edendir. O hâlde filozofun amacı ona benzemek olmalıdır.
Felsefenin, ahlaki olgunlaşma ve arınma ile ilgili olduğunu söyler.
Felsefeyi ölüme hazırlık olarak görür. Ölümü bir son değil yeni bir imkân ve açılım olarak algılar. Ölümü nefsani kötülükleri ortadan kaldırmak olarak değerlendirir. Bu ise ancak iyi ve kötünün bilgisini verecek felsefe ile mümkündür.
Farabi’ye Göre Filozof’un Özellikleri;
Zihni yeteneklerini geliştirmeli, ılımlı olmalı, kararlı olmalı. Çünkü “az bir su aktığında taşı oyar” der.
Sahte filozoftan bahseder. Kimdir bu kişi? Yalancı, boş ve aldatıcı… Ahlaki açıdan erdemden uzak olan kişidir.
Felsefe ile uğraşan kişi okuma zahmetine katlanabilmelidir. Gaye edindiği ve amaçladığı şeyler konusunda dik kafalı ve kavgacı olmamalıdır.
Ahlaki nitelikleri nasıl olmalıdır?
Yeme içme konusunda dengeli ve açgözlü olmamalı, şehvete, altına, gümüşe ve maddesel şeylere değer vermemelidir.
Yüksek ruhlu olmalı, küçük düşürücü şeylerden kaçınmalıdır.
Erdemli olmalı, iyiliği ve adaleti aramalıdır.
Sahte filozof tanımı içindeki Yalancı filozof: teorik ilimleri öğrenmiş kişi.
Erdemli bir hayatın ancak ideal bir toplumda gerçekleşeceği düşüncesini benimser.
İnsanın yapısındaki kalp, beyin ve çeşitli işlevleri yerine getiren iç ve dış organların koordineli bir şekilde çalışmasına benzer, düzenli bir toplum yapısı ve devlet fikrini geliştirir. Doğası gereği insan toplumsal bir varlıktır. Bir arada yaşam için bazı etik değerlere ihtiyaç var bunlardan birisi ise Adalettir.
Burada Farabi İdeal Devlet eserinde ilham aldığı fikirler Platon’un fikirlerine benzer ancak Farabi’nin kendine özgü tarzı vardır. Bireyden bir bütün olarak, işlevsel birlik olarak bahseder. Şu benzetmeyi yapabiliriz. bir elin beş parmağı vardır, fakat bir birlik olarak çalışır, yine de beş parmaktan oluşur; önemli olan bir bütün olarak çalışmasıdır.
Farabi, insanların yaşadığı kentleri ikiye ayırır. İdeal kentler, ideal olmayan kentler. Ona göre ideal kentlerin amacı, insanların özlediği mutluluğu gerçekleştirmektir. Bu ise, insanlarda potansiyel olarak bulunan iyilik düşüncesinin eyleme dökülmesiyle mümkün olabilir. İdeal olmayan kentler, genel olarak bilgisiz kentlerdir. Buralarda yaşayanlar, mutluluğu tanımadıkları gibi, akıllarına bile getirmezler. Bütün amaçları sağlıklı kalmak, mal mülk edinmek ve fiziksel zevklerini tatmin etmektir.
Fârâbi’ye göre erdemli şehir tek bir şehirdir ancak erdemsiz şehrin birçok türleri vardır. bütün erdemsiz şehirleri ortak bir özellikle “cehalet”le nitelendirir. Erdemsiz şehirlerin hepsinin ortak adı cehalet kelimesi, bilginin zıttı olan bilgisizliktir. Cimrilik, haksızlık, zorbalık ve haksızlık bu kentlerin belirgin özellikleridir. Bunların en kötüsü de sapkın kentlerdir.
Adalet, hakkın gözetilmesi ve yerine getirilmesi anlamına gelir. Erdemlerin en mükemmeli, en genişi ve evrenin tüm varlıklarını kapsayan bir erdemdir. Erdemli devleti sağlıklı bir organizmaya benzetir. Kalbi devlet başkanıyla eşleştirir.
Politikada ideal bir yöneticinin nitelikleri üzerinde devlet başkanı için öngördüğü ve ilk başkan olarak isimlendirdiği kişide on iki şart belirler Bunlardan birkaçı; adaleti sevmeli, ölçülü olmalı, kararlı olmalı
Bir bütün olarak birey kendi içinde adil olmayı başarırsa, arıdan önce kovanı etkileyen şeyi yani kişisel olandan önce bütünü görebilir.
İyi bir insan olmanın anahtarı Adalete, İyiliğe, Güzelliğe götüren bilgide bulunur.
ZEYNEP ELKIRMIŞ
Yaşamın Renkleri Videosunu İzlemek İçin: