HİLEBAZ ARKETİPİ IŞIĞINDA HERMES
Yunan mitolojisinin en önemli figürlerinden biri kuşkusuz Hermes’tir. Zeus’un ulağı; insanlar dünyasında tanrıların temsilcisi ve habercisi; yolcuların, hırsızların ve tüccarların koruyucusu; ruhların rehberi olarak farklı roller ve işlevlerle karşımıza çıkar. Henüz beşikteki bebekken sergilediği kurnazlık, yaptığı hırsızlıklar ve icat ettikleri, Hermes’in parlak zekâsını özetler niteliktedir.
Taşıdığı farklı sıfatlar ve sahip olduğu farklı işlevlerin arasında, Hermes’le ilgili ön plana çıkan yorumlardan biri, hilebaz arketipinin en açık temsillerinden biri olduğudur. Hermes’in dâhil olduğu farklı mitlerde bu arketipin başat özellikleri olan kurnaz zekâyı, hırsızlığı ve aldatmacayı, düzen bozuculuğu, karşıtlarla çalışmayı gözlemlemek mümkündür.
Hermes Kimdir?
Hermes, Olimpos’un baş tanrısı Zeus ve utangaç bir nympha olan Maia’nın çocuğudur. Hermes ayın dördüncü günü dünyaya geldiğinden, o günün ona adandığı söylenir.[1] Hermes’in doğumunu, herhangi bir aşkın meyvesi olarak dünyaya gelmenin çok daha ötesinde kılan, doğumunun hemen ardından kalkıştığı işlerdir. Zira annesini emmekten ve beşiğinde uyumaktan başka bir şey bilmeyen alelade bir bebek değildir. Seher vakti doğmuş, öğle vakti lir çalmış, akşam ise Apollon’un sığırlarını çalmıştır.[2] Ancak bu meziyetleri bu ifade edildiği biçimden çok daha derindir zira ne liri ne de Apollon’un sığırlarını çalmak, eylemin kendisiyle sınırlı değildir.
Hermes, hayatının henüz ilk gününde parlak zekâsıyla Zeus’u memnun etmeyi başarır. Böylelikle Zeus onu ulağı olarak seçer, yolcuların ve hırsızların koruyucusu, ölülerin ruhlarının rehberi yapar.
Bir Hilebaz Olarak Hermes
Hermes, durumlar karşısında sergilediği zekice tavırlarıyla ön plana çıkar ve zekâsı basit bir akıl yürütmenin çok ötesindedir. Oldukça parlak, olayları değiştirme kapasitesinde, hileli bir akla sahiptir. Bu zekâyı en iyi tanımlayan sıfatlardan biri şüphesiz “kurnaz”dır. Ancak bu kurnazlığın, hileli aklın, şeyleri olduğundan farklı gösterme ve manipüle etme becerisinin niteliği ve maksadı da bir o kadar önemlidir. Yasa çiğnenir ve bozulur fakat sonrasında yeni bir düzen çerçevesinde yeniden inşa edilir. Bu yüzden Hermes’in -ve hilebazın- zekâsının niteliği, yasayı algılayabilen bir seviyede olmalıdır. Böyle bir algılayışla ortaya konmuş olan kurnazca davranışlar ise ahlaksız düzenbazlıklara benzemez. Çünkü ortaya çıkacak kaostan sonra yeni bir inşa sürecini de kendi içerisinde barındırır. Bu zekâ, yıkım ve yeniden inşa ile kurulacak düzenin seyrini önceden görmektedir.
Başta Hermes olmak üzere, hilebaz arketipi olarak sınıflandırılan pek çok mitolojik ve kurgu karakterde görülen ortak özellik, icat etme ve yaratım kapasitesidir. Yunan mitolojisinin bir diğer hilebazı Prometheus insanları topraktan yoğurandır, Amerika yerlilerinin mitlerinde rastlanan Çakal[3] gökteki yıldızları oraya dizendir, yine Kuzey Amerika yerlilerinin Kuzgun’u dünyaya suları getiren olarak görülür. Benzer şekilde Hermes de doğduğu ilk günden mitolojideki en temel ögelerden bazılarını icat etmesiyle karşımıza çıkar.
Lirin yapımı, Hermes’in yaşadıkları mağaranın girişinde bir kaplumbağaya tesadüf etmesiyle gerçekleşir. Tzifopoulos, Hermes’in bu kaplumbağaya olan müdahalesine değinirken onun varoluşuna yeni bir anlam kazandırdığını ifade eder zira hayattayken kara büyülere karşı bir koruma olarak kullanılan kaplumbağa, öldüğünde de güzel şarkılara eşlik edecek bir enstrümana dönüşür.[4] Böylelikle, daha sonra Apollon ve Orpheus’a geçecek olan kadim lir sembolünün yaratıcısı Hermes olarak karşımıza çıkar. Öte yandan, Hermes’in ilk liri yapmış olması bir zanaat becerisinin ötesindedir. Aynı zamanda ticaretin de koruyucusu olan Hermes, bu lir ile zekâsını da kullanarak büyük bir ticaret yapar.[5] Liri kullanarak söylediği şarkıyla soyguna uğratmış olduğu ve kendisine öfkeli olan kardeşi Apollon’u büyüler ve bu sayede bu lir karşılığında sığırları kendisine bağışlamayı teklif etmesini sağlar. Pseudo-Apollodorus’a göre Hermes’in Apollon’u büyüleyen icatları lirle de sınırlı değildir. Daha sonra çobanların kullandığı pan flütün icadıyla Apollon’u bir kez daha ortaya koyduğu enstrümana hayran bırakan Hermes, bu kez onu temel sembolü olan asası caduceus[6] ve kehanet yeteneği ile takas eder.[7]
İlk kez Hermes tarafından ortaya konan semboller yahut keşifler lir ile sınırlı değildir, Apollon’un sürüsünü çalar. Babadan bir Olimposlu olan Hermes, bu hırsızlığını Olimpos panteonunu onurlandırmak ve kendisini de bu sınıfın bir mensubu kılmak için değerlendirir. Hermes akşam vakti Apollon’a ait elli sığırı[8], kumul bir bölgede ters yürüterek çalar ve böylece izlerini şaşırtır. İnekleri ahıra kapattıktan sonra sağlam bir defne dalı alır ve bıçakla budar; eliyle sıkıca tutar ve sıcak bir duman yükselir. Ardından pek çok kuru dal toplayıp bir hendeğin içinde bir araya getirir. Burada ufak alev büyük bir ateşe dönüşür.[9] Böylece Hermes ilk sunu ateşini yakmış olur. Hyde bu anlatıyla ilgili önemli bir noktaya değinir. Hermes bu noktada ateşi keşfetmez fakat nasıl ateş yakılacağıyla ilgili bir yöntem geliştirir. Yani, bir hüner sergiler ve bir tékhnē[10] geliştirir.[11]
Ateşi hazırladıktan sonra büyük bir özenle iki sığırı kurban eder. Daha sonra kurban etlerini temizler ve hazırlar; ardından on iki tanrıya adamak üzere on iki özel parça oluşturur. Buradaki önemli hususlardan birisi “on iki” sayısıdır. Zira Hermes bu sunu aracılığıyla kendisini de Olimpos tanrılarının yanında konumlandırır çünkü panteon[12] onunla beraber on iki sayısını bulmaktadır. Böylece Apollon’un yasasını yıkarak getirdiği kaosu yeniden düzene sokar. Bu yeniden inşa süreci aracılığıyla kendisini de yeni düzenin bir parçası kılmıştır. Buradaki kurnazlık Olimpos tanrılarının gözünü boyamaya yahut aldatmaya yönelik değildir, zaten Zeus’un kandırılması çok mümkün de değildir.
Hyde’ın bu kurban sunusuna ilişkin bir önemli yorumu Hermes’in bu ete yaklaşımına yöneliktir. Homerik İlahi’ye göre Hermes’in canı et çekse de bu arzusuna karşı koyar ve hazırladığı sunuyu “hırsızlığının simgesi” olarak ahırın çatısına yerleştirir. Simge kelimesi için kullanılan Yunanca sözcük sêma’dır (σῆμᾰ). Hyde bu kelimenin semantik olarak “aklı” ifade eden nóos (νόος) ile aynı gruba ait olduğuna değinir. Bu yüzden bu simgede anlamanın, idrakin, yorumlamanın izleri bulunur. Hermes’in seçiminde ise bedenin isteklerine karşı aklın kararının üstün gelmesi söz konusudur. Eti yememeye, herhangi bir dış otoriteden bağımsız olarak, kendi zihinsel muhakemesinin sonucunda karar vermiştir.[13] Bu yüzden bu sunu onun aklının ve iradesinin zaferini de temsil eder ve onu da Olimposluların arasına yerleştirir.
Tzifopoulos, Hermes’in sözel bilgeliği kontrol ve manipüle etme gücü olduğuna değinir.[14] Hermes’in sözel bilgeliğinin en aşikâr şekilde ortaya koyduğu durumlardan biri Zeus’a ettiği yemindir. Apollon’un sığırlarını çalmakla suçlandığında, suçunu itiraf etmesi beklenen Hermes, aksine bunu reddeder. Ancak bu reddedişin nüktedan bir yanı vardır. Çünkü Judith Fletcher’ın yorumuna göre, Hermes aslında bu reddediş esnasında yemin eder gibi yapmış fakat yemin etmemiştir. Apollon’un sığırlarını görmediğine ve çalmadığına dair “babası Zeus’un başı üzerine yemin ettiğini” söylemek yerine “yemin edeceğini” söylemektedir. “Sığırları evine getirmediğini” (ahıra götürmüştür), “eşiği geçmediğini” (anahtar deliğinden süzülmüştür), gerekirse “yemin edeceğini” dile getirir.[15] Böylelikle alenen yalan söylemez ancak sözü dolandırarak doğru ifadelerde bulunur.
Hilebaz figürü karşıtlarla hareket eder ve bu doğrultuda uzlaştırıcı bir rolü bulunur. Maurone, hilebaz karşıtlar/karşıt dünyalar arasında hareket ederken bir mesajcı rolü üstlense de esas kimliğinin bir hırsız olduğunu vurgular. İnsanlığın faydası ve kurtuluşu için ihtiyaç duyduğu iyi şeyleri tanrılardan çalarak onlara götürür[16], bu da iki dünya arasındaki uzlaştırıcı kimliğinin önemli niteliklerinden birisidir. Hırsızın, yani hilebazın, çalma eylemiyle yasaya müdahale ettiğini söylemek yerinde olacaktır. Zira ortaya yeni bir düzen koyabilmek, mevcut düzenin ve onu var eden yasanın idrakini gerektirir; bu da ancak yasa koyucunun ve yasa bozucu olan hilebazın zekâsına açıktır.
Hırsızlıklarıyla yer etmiş olan hilebazların en öne çıkan özelliklerinden birisi nüktedan karakterleridir. Zekice davranışları, daima hazırcevap oluşları ve olaylara bambaşka açılardan yaklaşarak asla haksız duruma düşmeyişleri genellikle gülme isteği uyandırır. Homerik İlahi’de de Hermes’in düzenbazlıkları ve hileli yemini karşısında Zeus kahkaha atarak güler, yeni doğan oğlunun planları ve onları inkâr etme biçiminden fazlasıyla etkilenmiştir.[17] Bu hikâyedekine benzer bir muziplik, yine hilebaz arketipleri arasında nitelendirilen Krişna’nın annesi Yasoda ile arasındaki bir olayda da gözlemlenir. Yasoda evden ayrılırken Krişna’ya tereyağını çalmamasını tembihler, geri döndüğünde ise oğlunu yerde ağzı yüzü yağ içinde bulur. Farklı anlatılarda Krişna’nın farklı cevaplarına rastlanır: “Yağı çalmadım, yağ kavanozunun etrafını karıncalar sarmıştı. Ben yalnızca onları uzaklaştırmaya çalıştım.”, “Bana verdiğin bilezikler kollarımı sıktı, ben yağ kullanarak acıyı dindirmeye çalışıyordum.” ya da “Ben yağı çalmadım anne. Nasıl çalabilirim ki, bu evdeki her şey bize ait değil mi?”
Rastlantılar ve Hermes
Beklenmedik anlarda ya da anlamlandıramadığımız şekillerde karşımıza çıkan nesnelere, durumlara, kişilere genellikle rastlantı ya da tesadüf deriz. Klasik Yunan’da ise şanslı rastlantılara hermaion denilmekteydi, yani “Hermes’in hediyesi/verdiği”.[18] Dil sürçmelerinde olduğu gibi, bilinçaltının bilgisinin bilince taşınması hilebaz arketipi ile ilişkilendirilebilir. Bu boyutuyla, insana olağan akıştan farklı görünen, ansızın olayların seyrini değiştirme gücünde olan, dışarıdan bir el müdahale etmiş hissi uyandıran karşılaşmalar ve rastlantılar Hermes ile ilişkilendirilmektedir.
Hilebazların yaratıcı rolü, rastlantılar aracılığıyla belirmeleriyle ilişki içerisindedir. Dünyanın daimi hareketi ve insanların zaman içerisinde eylemleriyle oluşturduğu hareket düşünüldüğünde, sürekli bir değişim ve yinelenme olduğu fikri karşımıza çıkar. Değişimin ve hareketin olduğu bir şey mutlak değildir, bu yüzden de etkiye açıktır. Hilebazın yaptığı da değişmeyen bir düzen fikrine karşın etki etmenin mümkün olduğu hareket alanlarını değerlendirmektir. Bu sayede tanrısal düzen olarak nitelendirilebilecek olan sistem karşısında alternatifler yaratmakta ve insanlara bu alternatiflere dair yöntemler ve ipuçları sunmaktadır. Böylelikle “şans”, “tesadüf” ya da “rastlantı” olarak ifade edilen birtakım durumlar, bu ipuçlarının sunulduğu hermaion’lardır. Hyde’ın “hermetik kazalar” olarak nitelendirdiği durumlar da bunun bir örneğidir, bu tip durumlarda önce kaos gelir fakat ardından yeni ve daha iyi bir kozmos sağlanır.[19] Bizim için sıradan olan bir nesneyi bir anlığına kaybetmemiz ve sonradan kıymetini fark ederek yeniden bulmamız bu kazalara bir örnek olarak verilebilir. Fakat psikolojik anlamda değerlendirdiğimizde, rastlantılar aracılığıyla bilinçaltına ilişkin keşifler yapmamız da bir hermaion olarak nitelendirilebilir.
Yeni Bir Düzen
Farklı mitolojilerde ve kültürlerde Çakal, Kuzgun, Br’er Tavşanı, Loki, Seth, Nasreddin Hoca vb. pek çok hilebazın karşımıza çıkması, bu figürlerin çeşitli coğrafya ve zamanlara yayılmış olması önem taşır. Seth, Mısır’da Osiris’in düzenini bozarak kaos yaratmış ve ardından Horus ile yeni bir kozmosun inşasına vesile olmuştur. Loki; Ragnarok’un[20] gelmesine vesile olmuş, tanrıların devrini kapanmasıyla insan döneminin başlangıcını tetiklemiştir. Prometheus’un ateşi çalmasıyla insanlar yemeklerini pişirmeyi, zanaatları öğrenmiştir. Benzer şekilde insanlara yemeyi, giyinmeyi, avlanmayı öğreten de Çakal’dır.[21] Bu yüzden yasa, yasayı işleten karşıtlar var oldukça hilebazlar da var olmuş, bu karşıtlıklar içerisinde kendi üzerlerine düşen rolü oynamışlardır.
Hilebazların yasaya ilişkin bu kadar aktif konumlarda bulunmalarının temelinde parlak zekâları vardır. Mevcut düzenler evrensel yasanın bir yansıması olarak düşünülecek olursa hilebazlar bu düzen ve yasa arasındaki ilişkinin uyumuna yönelik önemli adımlar atanlardır. Her ne kadar yasa her şeyin yolunda olduğu, mevcut “düzenlilik” hâli gibi görülse de yasa düzenin ve düzensizliğin, kozmosun ve kaosun bütünüdür. Bu yüzdendir ki hilebazlar farklı mitlerde kötücül eylemlerde bulunmalarına rağmen, büyük resimde yine yasaya hizmet ederler. Hermes için böyle bir imaj pek söz konusu olmasa da Loki ve Seth gibi bazı hilebazlar, bu nedenle çok daha şeytani algılanmaya meyillidirler. Ayrıca, hilebazların eylemleri ahlaksız değil ahlak dışıdır. Ortaya koydukları düzenbazlıklar yahut getirdikleri kaos, kozmosun yeni bir düzenle inşasına vesile olan karşıt güçtür. Karşıtlıkların var olduğu bir sistem içerisinde, aydınlık ya da karanlık, hiçbir kutbun diğerini yok edecek kadar baskınlaşması mümkün değildir. Kutuplardan biri fazlasıyla baskınlaştığında dengelerin değişme zamanı gelmiştir, burada karşıtları uzlaştıran hilebazlar devreye girer.
Sonuç olarak Hermes, en başta Apollon’un sığırlarını çaldığı mit olmak üzere, liri ve kurban törenlerini icat etmesi gibi eylemleriyle de hilebazın temel niteliklerinden olan düzenbazlık, kurnazlık, hırsızlık, yeni bir düzen inşası gibi özellikleri sergilemektedir. Prometheus, Çakal ve Kuzgun gibi figürlerde yaratıcı kimliği görürüz; Loki ve Seth düzen yıkıcıdırlar; Krişna, Prometheus ve Hermes hırsızdır ve her biri oldukça kurnazdır. Hermes de hilebaza dair özellikleri kendisinde toplar; hırsızların ve tüccarların koruyucusu, kavşakların tanrısı ve karşıtların uyumlaştırıcı olması bu yüzdendir. Karşıtların mevcudiyeti ve hareketinden oluşan yasayı en iyi anlayanlardan biridir; böylelikle bazen kaosu getirdiğini gözlemlesek de büyük planda kozmosu inşa edendir.
Fatma Büşra GÜNÇEL
DİPNOTLAR
[1] Grimal, P. (2012). A.g.e., s.275.
[2] Anonim (1914). Homeric Hymns. Çev. Hugh G. Evelyn-White, Loeb Classical Library, s.14.
[3] İngilizce “Coyote” olarak anılır.
[4] Tzifopoulos, Y. Z. (2000). Hermes and Apollo at Onchestos in the “Homeric Hymn to Hermes”: The Poetics and
Performance of Proverbial Communication, Mnemosyne, 53:2, s.153.
http://www.jstor.com/stable/4433083
(Erişim Tarihi: Haziran 2020)
[5] Hyde, L. (2017). Trickster Makes This World, Edinburgh, Canongate Books, s.139.
[6] Yunanca “kerykeion” olarak anılır.
[7] Pseudo-Apollodorus (MÖ 2. yy). Bibliotheca, Çev. Aldrich, 3.113.
https://www.theoi.com/Olympios/HermesMyths.html#Theft1
(Erişim Tarihi: Aralık 2020)
[8] Çeşitli kaynaklarda öküz ya da inek olarak da geçer.
[9] Anonim (1914). A.g.e., s.16.
[10] Teknik, beceri, zanaat bilgisi olarak ifade edilebilir. Bir şeyin nasıl yapılacağına dair teknik bilgi için kullanılır. Aristo’ya göre evrene ya da ahlaka dair soyut fikirlerin aksine, günlük yaşamda ihtiyaç duyulan ve uygulamalı alanlarda işe yarayan bilgiye tekabül eder.
[11] Hyde, L. (2017). A.g.e., s.320.
[12] Zeus, Hera, Poseidon, Demeter, Apollon, Artemis, Ares, Afrodit, Athena, Hephaistos, Dionysos va Hermes.
[13] Hyde, L. (2017). A.g.e., ss.58-59.
[14] Tzifopoulos, Y. Z. (2000). A.g.e., s.150.
[15] Fletcher, J. (2008). A Trickster’s Oaths in the “Homeric Hymn to Hermes”, The American Journal of Philology, 129:1, s.22.
http://www.jstor.com/stable/27566687
(Erişim Tarihi: Haziran 2020)
[16] Maurone, J. (2002). The Trickster Icon and Objectivism, The Journal of Ayn Rand Studies, 3:2, s.230. www.jstor.org/stable/41560188
(Erişim Tarihi: Haziran 2020)
[17] Anonim (1914). A.g.e., s.19.
[18] Hyde, L. (2017). A.g.e., s.129.
[19] Hyde, L. (2017). A.g.e., s.138.
[20] İskandinav mitolojisinde tanrıların çağının sonunu ifade eden büyük savaş.
[21] Combs, A. ve Holland, M. (2001). A.g.e. s.87.
Kaynakça
- Anonim (1914). Homeric Hymns. Çev. Hugh G. Evelyn-White, Loeb Classical Library
- Combs, A. ve Holland, M. (2001). Through the Eyes of Science, Myth and the Trickster Synchronicity, Marlowe & Company, New York.
- Hyde, L. (2017). Trickster Makes This World, Edinburgh, Canongate Books, s.139.
- Grimal, P. (2012). Mitoloji Sözlüğü Yunan ve Roma. İstanbul, Kabalcı Yayınları.
- Fletcher, J. (2008). A Trickster’s Oaths in the “Homeric Hymn to Hermes”, The American Journal of Philology, 129:1.
http://www.jstor.com/stable/27566687 (Erişim Tarihi: Haziran 2020)
- Maurone, J. (2002). The Trickster Icon and Objectivism, The Journal of Ayn Rand Studies, 3:2.
www.jstor.org/stable/41560188 (Erişim Tarihi: Haziran 2020)
- Pseudo-Apollodorus (MÖ 2. yy). Bibliotheca, Çev. Aldrich, 3.113.
https://www.theoi.com/Olympios/HermesMyths.html#Theft1 (Erişim Tarihi: Aralık 2020)
- Tzifopoulos, Y. Z. (2000). Hermes and Apollo at Onchestos in the “Homeric Hymn to Hermes”: The Poetics and Performance of Proverbial Communication, Mnemosyne, 53:2.
http://www.jstor.com/stable/4433083 (Erişim Tarihi: Haziran 2020)