İLK TÜRK SİYASETNAMESİ: KUTADGU BİLİG ve BİRLİKTE YAŞAMIN ANAHTARI
Yaklaşık 1000 yıl önce, bugünkü Türkistan o günkü Karahanlılar döneminde yazılmış bir kitabın hâlen elimizde, güzel bir Türkçeyle okunuyor olması beni çok gururlandırıyor. Öncelikle bu muhteşem eserin 21.yüzyıla kadar ulaşmasını sağlayan tüm tercümanlara ve kitap dostlarına minnettarlığımı sunarak başlamak isterim.
İyi bir eğitim görmüş, felsefe ile ilgilenmiş, çok dil bilen, zamanında önemli devlet kademelerinde çalışan Yusuf Has Hacib’in (1019-1077) o günkü Türkçeyle yazılmış bu muhteşem eseri, şairinin namını aşarak günümüze ulaşıyor.
Neden?
Değerli akademisyen Prof. Mübahat Türker Küyel’in “Eser bize, Kut’un, Kut’tan çıkıp, yani Tanrı’dan çıkıp Evren-Toplum-İnsanı dolaştıktan sonra, tekrar Kut’a dönüş hareketini, kutlanma hareketini anlatmaktadır.” sözü bile başlı başına bu kitabın okunmasını şart kılmaktadır. Kut, Türkçede saadet, devlet, talih demektir. Bilig de bilgi demektir. Kutadgu Bilig, dolayısıyla Saadet Bilgisi, mutluluk veren bilgidir. Şiirin başında, eserin ne ile alakalı olduğunu yine şiir içerisinde buluruz.
Yine bu kitabın, beyanın söyler,
Bu dört temel üzre, özellik eyler
Birisi Adalet, doğruluk üzre
İkincisi Devlet, kutluluk üzre
Üçüncüsü Akıl, ululuk ile
Dördüncüsü Kanaat, bu sağlık ile
Kut, mikrokozmos ve makrokozmostaki tüm unsurların, toplumda insanların, insan bedeninde davranış-duygu-zihin öğelerinin uyumlu birlikte yaşamasıdır, dolayısıyla, her ölçekte sağlıklı olmaktır. Sağlıklı insan, sağlıklı bir toplum ve sağlıklı bir dünya için, kişinin kendi ruhundaki yüksek değerlere (erdemler) sahip çıkmasıdır. Bu KUT, hükümdarın kişiliğinde temsil edilir. İşte Kutadgu Bilig, hükümdara tavsiyeler kitabıdır. Bugün her yöneticinin ilham alacağı türde, evrensel bir içeriğe sahiptir.
Yine bu kitap bil, yarar herkese
En çok hakanlara ve meliklere
82 bölüm ve 6500 beyitten oluşan ve soru-yanıt yöntemi kullanılarak yazılmış bu şiir kitabında dört ana karakter vardır:
KÜN-TOĞDI: Hükümdar: Yasa ve Adaleti temsil eder.
AY-TOLDI: Vezir: Devlet ve saadeti temsil eder.
ÖDÜLMİŞ: Vezirin oğlu: Akıl ve bilgiyi temsil eder. Olumlu değerlerdir, erdemlerdir, ruhun ölümsüzlüğüdür.
ODGURMUŞ: Vezirin akrabasıdır: Akıbeti söyler.
Şair, eserinde devlet kademelerindeki görevlileri, yetkilerini ve yetkinliklerini anlatmıştır. Tüm devleti meydana getiren bu kademelerdeki kişilerin olgun insanlar olmasına dikkat çekmiş ve bunun ne demek olduğunu izaha girişmiştir. Önden gidenin takip edildiği toplumlarda, önden gidenlerin sorumluluklarını açıklamıştır. Her mevki için de en temel olan “ahlak ve liyakat” konularına uzun uzun yer vermiştir. En temelde adaletten ve adaleti uygulayacak kişi olarak Hükümdarın niteliklerinden bahseder ve arkasından vezir, bey, kumandan, elçi, kâtip, haznedar, aşçı, saki, hizmetkâr gibi devletin farklı kademelerindeki görevlilerin niteliklerini sayar-döker. İlerleyen bölümlerinde de eğitim, çalışma hayatı, yemek adabı, nezaket, vefa gibi birlikte yaşamdaki olası konulara değinir. Çünkü şairin eseri yazma amacı, kendisini toplumun düzene sokulması bağlamında sorumlu hissetmesidir, bozulan düzeni tekrar kurmanın yolunu işaret etmektir. İnsanları hayal ettiği ideal hayata, daha iyi bir dünyaya kavuşturmak için önden giden kişilerin yetki ve yetkinliklerini ahlaki kurallar ve liyakate bağlamak gerektiğini vurgulamıştır.
Elbette dünyada İdeal Düzen yanlısı ve karşıtları vardır ve her zaman olacaktır, yaşam dediğimiz bu ikisi arasındaki mücadeledir. Yaşadığımız çağda da, İdeal Düzen’den uzaklaşma kendisini yozlaşma ve yoksulluk olarak ortaya koymaktadır. İlerleyen zaman içerisinde gelişme hayalleri kurulurken, gelişen şeyin sadece teknoloji olduğu ve birlikte yaşantıların kötüye gittiği görülmektedir.
Araştırmacı yazar Fikri Silahtaroğlu’nun (1936-1998) “Bir anlamda, insana her iki dünyada kutlu olmak için gerekli yolu göstermek amacıyla yazıldığı söylenebilir. Birbiriyle iç içe olan birey, toplum ve devlet yaşamının, en iyi şekilde düzenlenmesinde gerekli olacak bilgi ve erdemlerin neler olduğu, bunların nasıl elde edileceği ve nasıl yararlı olacağı anlatılmaktadır.” dediği Kutadgu Bilig’de, mutlu bir birlikte yaşam için “ahlak ve liyakat”e çok dikkat çekilmiştir.
Daha iyi bir toplum arayışı her dönem olmuştur; düşünürler çeşitli dönemlerde birlikte yaşamın nasıl mümkün olabileceğine dair açıklamalarda bulunmuşlardır; örneğin Platon’un (yaklaşık MÖ 428-348) Devlet’i, Farabi’nin (MS 872-950) İdeal Devlet kitabı, Thomas More’un (1478-1535) Ütopya’sı, Campanella’nın (1568-1639) Güneş Ülkesi, Kutadgu Bilig ile benzerlikler içerir. Bu benzerlikler ile ilgili daha fazla bilgi edinmek isteyenler Mübahat Türker Küyel’in “Farabi, Hikmet ve Kutadgu Bilig” makalesini okuyabilir.
Kutadgu Bilig’e göre, insan ancak toplum içerisinde evrimleşir, büyür ve olgunlaşır. “Eğer ortada erdemli bir toplum yoksa kişi bundan bilgelik yoluyla çıkarak kendi toplumunda erdemli olma yolunu tutmalıdır.” denir.
SORU: İyilik nasıl bir şey, ne ola iyi?
YANIT: İşlevi hep halka iyilik yapmak ama yaptığını başa kakmamak. Menfaat beklemez, yarar insana, fayda sağlar, bakmaz, karşılığına.
SORU: Doğruluğu anlat, nedir doğruluk?
YANIT: Dili, gönlü ile bir olur sözü,
Dışı içi gibi, içi de dışı
İnsan değil ender, insanlık ender.
Daha iyi bir toplum amacında olan insanlar olarak çözümün kendimizdeki ahlak ve liyakat anlayışlarında yattığını anladığımız zaman, daha iyi günler yakındır.
Oya UYSAL
Aktiffelsefe Kültür Derneği Yönetim Kurulu Başkanı