KİTAP TAVSİYELERİ – 10

“Madeline Miller’ın Ben, Kirke’sini sevenler için birebir.” – Library Journal

“Neil Gaiman’ın İskandinav Mitolojisi’ni ve Joanne M. Harris’in Loki romanları seven okurlar için eşsiz bir yeniden anlatım.” – Booklist

“Kadim İskandinav tanrılarının puslu diyarına uzanan benzersiz bir yolculuk. Kitabın merkezinde ise sevdiklerini korumak için çağlar boyunca fedakârlıklar yapan bir cadı duruyor.” – Margaret George

Cadının Yüreği, mitolojik roman okumayı sevenler için yeni bir soluk. Tüm hikâye, İskandinav mitolojisinde bir Jötunn kadını yani bir dev olan Angrboda’nın çevresinde gelişiyor.

Angrboda, İskandinav mitolojisinde kötülük ve kurnazlık tanrısı Loki’nin eşi. Kurtları doğurduğu için ona verilen isimle “Kurtların Annesi”… Her ne kadar Ragnarok’un yani kıyametin gelişinde önemli bir rol oynayacak olsa da tıpkı Madeline Miller’ın Kirke’si gibi o da göz ardı edilen bir mitolojik karakter. Oysa bu romanda devlerin ve tanrıların savaşının başlamasında ve Ragnarok’un gelişinde önemli rol oynayan Angrboda, baş kahramanımız olacak.

Angrboda, dokuz alemin en güçlü cadısıdır. Geleceği görme yeteneği yüzünden Asgard tanrıları tarafından ve son olarak da savaş tanrısı Odin tarafından gelecekten kehanet vermesi isteğini geri çevirdiği için tam üç kez yakılmış ve sonuncu yakıldığında kalbini de orada bırakarak kaçmıştır. Ama Angrboda’nın hikâyesi, çoğu cadı masalının bittiği işte tam bu yerde başlar: yakıldığında ve yüreği ondan alındığında…

Tüm bu olanlar, Angrboda’yı yaralı ve güçsüz bırakır. Geçmişine dair hiçbir şey hatırlamadan ve hayatta kalmaktan başka hiç bir şey istemeden uzak bir ormanın en derin ve karanlık noktalarına kadar uzaklaşır. Orada kendisinin Loki olduğunu söyleyen bir adam tarafından bulunur ve Loki ona kaybettiği cadı yüreğini geri verir. Yüreğini yeniden kazanan Angrboda yeniden hayata döner ve Loki ile ayrılmaz bir bütün olurlar. Ona olan ilk güvensizliği derin ve kalıcı bir aşka dönüşecektir.

Onların evliliğinden 3 çocuk meydana gelir ama bu çocuklar hiç de normal çocuklar değildir. Biri dünya/midgard yılanı Jormungandr, biri tanrıların zapt edemediği dev kurt Fenrir ve bir diğeri de ismini de verdiği yer altı dünyasının yani ölüler ülkesinin kraliçesi Hel.(1)

Jormungandr, zehri sayesinde İskandinav mitolojisindeki en güçlü tanrılardan biri olan gök gürültüsü tanrısı Thor’u öldürür. Fenrir, adalet ve zafer tanrısı Tyr’in elini koparır ve böylece devler ve tanrılar arasındaki savaş da başlamış olur.

İthaki Yayınları’ndan piyasaya çıkan ve Ceren Gürein tarafından Türkçe ’ye çevrilen bu eserde böylece yazar Genevieve Gornichec, Angrboda’yı merkeze alarak İskandinav mitolojisinin alternatif bir anlatısını yapıyor. O dev kadının hikâyesini binlerce yıllık mitolojik anlatılarda bile duyamayacağımız şekilde Angrboda’nın kendi sözcükleriyle anlatıyor. Çünkü o, Loki’nin Asgard tanrılarından ve Odin’in her şeyi gören gözlerinden bile güvenli bir şekilde gizlediği güzel eşi, her biri kendine özgü ve gizli bir kaderle dünyaya gelmiş ve dünyanın bir ucunda dahi olsa yetiştirmeye hevesli olduğu çocuklarının yani Fenrir, Hel ve Jormungundr’un annesi… ve bu kez kendi destanını yazıyor.
Demirkoru’da yalnız başına ve tek bir eşyası dahi olmadan yaşamaya çalışan Angrboda, Loki’nin sevgisini, vahşi avcı kadın Skadi’nin dostluğunu ve 3 çocuğunu kazanır. Yavaş yavaş kehanet güçlerini yeniden kazanmaya başlar ama bu sayede de tüm mutlu yaşamının ve muhtemelen tüm varlığının tehlike altında olduğunun haberini alır. Şimdi ise Angrboda, ailesi için öngördüğü bu kaderle ne yapacağını seçmek zorunda. Kabul edip etmeyeceğine ve yeni bir gelecek kurmak için yeniden ayağa kalkıp kalkmayacağına karar vermek zorunda…

Frigg bir darbe almış gibi gözlerini yumdu, sonra tekrar açtı.

– Mevzubahis senin çocukların olsaydı, sen de birilerinin aynı şeyi yapmasını istemez miydin?

– Çocuklarımı kaderlerinden kurtarabilecek kadar gözyaşı olsaydı, tüm âlemleri ağlatırdım, dedi Angrboda.
En eski masallardan biri aracılığıyla modern zamanlar için bir kayıp, umut ve aşk hikayesi anlatan Genevieve Gornichec, Ohio Eyalet Üniversitesi Tarih Bölümü’nden mezun. Vikingler hakkında uzmanlaşmaya devam etmiş, İskandinav mitleri ve İzlanda söylencelerinden fazlasıyla esinlenmiş genç kuşak bir yazar. Bu onun kaleme aldığı ilk romanı.

Genevieve Gornichec, Madeline Miller’ın Yunan Mitolojisi için yaptığını bu kez İskandinav Mitolojisi için yapıyor. Tüm anlatıya hâkim olan erkek hikayelerinden sıyrılıp, romanının kurgusunda onları yan karakter hâline getiriyor ve Kirke’nin yerine Angrboda’yı koyuyor baş köşeye…Ona sesini geri veriyor.

Eğer Madeline Miller’ın yazdığı “Ben, Kirke”yi, Neil Gaiman’ın kaleme aldığı İskandinav Mitolojisi’ni ya da Joanne M. Harris’in yazdığı “Loki’nin Müjdesi” kitaplarından bir ya da birkaçını okuyup beğendiyseniz, bu kitabı da okuma listenize hızla alabilirsiniz.
Sizlere şimdiden iyi okumalar dilerim.

Derler ki, yaşlı bir cadı yaşarmış doğuda, Demirkoru’da ve bu cadı güneş ve ayı kovalayan kurtlar getirmiş dünyaya. Derler ki, Asgard’a gitmiş ve üç kez ateşe verilmiş cadı ve üç kez yeniden doğmuş kaçmadan önce. Derler ki, cadı diyar diyar dolaşmış ve en çok ihtiyacı olanlara yardım etmiş, onları iksir ve büyülerle iyileştirmiş. Derler ki, yaralı dudakları ve sivri dili olan bir adamı sevmiş, yüreğini ve daha fazlasını geri veren bir adamı. Derler ki, cadı bir de bir kadını sevmiş, tanrıların kılıç savuran gelini herhangi bir erkek kadar cesur ve daha da hiddetliymiş. Derler ki, cadı diyar diyar dolaşmış ve en çok ihtiyacı olanlara yardım etmiş, onları iksir ve büyülerle iyileştirmiş. Derler ki, direnmiş Ragnarök’ün alevlerine karşı sonuna kadar, son bir kez yanana kadar, yüreği dışında her şey bir kez daha küle dönene kadar. Ancak kimisi hâlâ yaşadığını söyler.”

KEMAL KARADAYI

NOTLAR:

1) Ocak 2017’de İzlanda Adlandırma Komitesi, ‘’bu ismin çocuk büyüdükçe önemli sıkıntılara yol açacağı gerekçesiyle’’ ebeveynlerin çocuklarına Hel adını koyamayacaklarına karar verdi.

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir