KOMŞULUK HUKUKU

Komşuluk, belli bir alandaki taşınmazlarda oturanlar veya işyeri olanlar ya da birbirine yakın taşınmazlardan yararlananlar arasındaki ilişkiyi tanımlayan bir hukuk kavramıdır.

Buna göre yapıları arsa, ev, işyeri, dernek vb. amaçlı kullananlar bakımından karşılıklı yükümlülükler belirlenmiştir. Bu yükümlülükler tarafların haklarını kullanırken bir başkasının hakkına müdahale etmemesi içindir.

Komşuluk hakkı, Medeni Kanun’un 737. Maddesinde kendisine yer bulur. Buna göre;

‘’Herkes, taşınmaz mülkiyetinden doğan yetkilerini kullanırken ve özellikle işletme faaliyetini sürdürürken komşularını olumsuz şekilde etkileyecek taşkınlıktan kaçınmakla yükümlüdür. Özellikle taşınmazın durumuna, niteliğine ve yerel âdete göre komşular arasında hoş görülebilecek dereceyi aşan duman, buğu, kurum, toz, koku çıkartarak, gürültü veya sarsıntı yaparak rahatsızlık vermek yasaktır.”
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nda ise “Kat malikleri gerek bağımsız bölümlerini, gerek eklentileri ve ortak yerleri kullanırken doğruluk kaidelerine uymak, özellikle birbirini rahatsız etmemek, birbirinin haklarını çiğnememek ve yönetim planı hükümlerine uymakla, karşılıklı olarak yükümlüdürler.” ifadesi mevcuttur.

Hukukun, sosyal hayatı ilgilendiren komşuluk konusunda düzenleme yapmasının yegâne nedeni, taraflardan birisi için komşuluk ilişkisinin çekilmez bir hâl alma ihtimalidir. Yoksa yerel âdete göre komşuların aynı zamanda birbirlerine katlanma ve birbirlerini tolere etme yükümlülükleri de bulunmaktadır. Örneğin, bebeği olan bir ailenin normalden daha fazla gürültülü bir aile olması, özel kutlaması olan birinin evinden çok gürültü yükselmesi, balık pişiren bir ailenin etrafa koku yayması, taşınma ya da tadilat aşamasında olan birinin etrafa gürültü yayması, komşunun bir defaya mahsus merdivenlere tükürmesi yahut asansörde tütün mamulleri tüketmesi vb. Geçici, sürekli olmayan ve münferit rahatsızlıklar komşuluk haklarının ihlali anlamına gelmez. Komşuluk hakkının ihlal edilmiş sayılması için bir ihlalin süreklilik içermesi veya diğer tarafın hak sınırını doğrudan aşması gerekmektedir. Örneğin, sürekli yüksek sesle müzik dinlemek, her hafta balkondan halı silkelemek, apartman boşluklarında sürekli eşya bırakmak ve boşlukları işgal etmek, apartmanın ortak kullanım alanlarına zarar vermek, diğer meskenlerden veya ortak alanlardan duyulacak şekilde sürekli küfürlü ve nezaketsizce konuşmak, apartman boşluğuna rahatsız edici şekilde çöp bırakmak, cep telefonuyla sürekli bağırarak konuşmak vb. durumlar komşuluk hakkının ihlali sayılabilir.

Bu ve benzeri durumlarda, uygulamada ve pratikte ilk aşamada komşuların birbirini sözle ve birebir olarak uyarması ve talepte bulunması uygun düşmektedir. Anılan talebi, varsa apartman yönetimi ve yöneticisiyle de paylaşmak faydalı olacaktır. Sonrasında ise sözlü uyarılara kulak asmayan taraf bakımından noter yoluyla ihtarname çekilerek yazılı ve resmi uyarı mekanizmasını devreye sokmak mümkündür. En nihayetinde ise, yargı ve dava yoluna gidilerek mahkemeden müdahâle isteminde bulunmak mümkündür. Hâkim, ilgilileri dinledikten sonra kanuna ve yönetim planına, bunlarda bir hüküm yoksa genel hükümlere ve hakkaniyet kaidelerine göre derhâl kararını verir ve bunun tespit edeceği kısa bir süre içinde yerine getirilmesi gerekliliğini ilgililere bildirir.

Uyumlu ve hakkaniyetli komşuluk ilişkileri dileriz.

AV. ALİ ONUR GÜNÇEL

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir