MÜZİĞİN BİLGELİĞİ

Sanat ve Güzellik

Bir ağaçta, bir kuşta, bir çiçeğin güzelliğindeki mükemmelliği her zaman görüyoruz. Doğanın kendisi bu güzelliği ve mükemmel olanı, dünya üzerinde yansıtan aracısız bir unsurdur. Bu yüzden doğada ve sanatlarda temas ettiğimiz güzellik arketipi, bu dünyadaki kutsallıktır diyebiliriz. Uyum içinde olan her şey güzeldir, çünkü güzellik, uyum içindeki her şeyi bütünleştirmeye çalışır. Evrim ise, idealara ulaşılmaya çalışılması; bu ideaları anlamamız ve onlarla temas ederek eylemlerimizde bu ideaları barındırmaya ihtiyacımız olduğu için gerçekleşir. O yüzden felsefeyle temasa ve daha iyi olan Ben’e ulaşmaya ihtiyaç duyarız.
Evrensel yasalar Doğu Bilgeliğinde üçlü bir yapı ile açıklanır ve bu açıklamada Logos terimi kullanılır. Logos kavramını Platon ve Aristoteles “Bir şeyi anlaşılır kılan mantıksal temel” olarak açıklamış, Yeni Platoncular ise “tanrısal söz” veya “evrensel güç” anlamında kullanmıştır.

Birinci logos; irade veya ilk yasa, ikinci logos; hayatiyet, enerji, sevgi, üçüncü logos ise şekil, organizasyon yani ilk iki logosun bir sonucu olan oluşum olarak karşımıza çıkar.

Hakikat’i, üçlü logosun iradi kısmı olarak düşündüğümüzde, İyilik ikinci logos ve Güzellik ise dış görünüş yani şekil olarak üçüncü logos- un yansımasıdır. Güzellik, İyilik ve Hakikat erdemleri birbirinden ayrı düşünülemez ve bir üçgeni bütünlerler.

Sanat ve doğa; ilahi kıvılcımın bir parçası olarak kabul edildiğinde Aşk’tan bahsetmek de kaçınılmazdır. Çünkü güzelliği ortaya çıkarma ve anlatma heyecanı ancak ona duyulan Aşk ile mümkündür.

Kutsal olana duyulan aşk, İlahi Aşk, Plotinus’un bahsettiği gibi bir ulaşma dürtüsü ve hareket ettiricisinden bahsediyoruz. Aşk ile buluşmuş her şeyde, yani güzellik arketipini barındıran şeylerde iyiliği, hakikati ve güzelliği görmek kaçınılmazdır. Örneğin doğada bir çiçeğe baktığımızda ya da çok güzel bir heykeli/resmi izlediğimizde içimizde gözleri yaşartacak kadar büyük bir mutluluk hissederek hayranlık duymamız bundandır. Çünkü oradaki evrensel olanı Buddhi (Saf Sezgi) aracılığı ile hissederiz. Güzellik kavramı Teozofi kitaplarında Buddhi ile özdeşleştirilir. İnsanın içinde var olan Buddhi’ye yaklaşıldığı anlık saniyelerde, insanı bir birlik duygusu ve saf mutluluk hissi sarabilir, insanın tüyleri diken diken olabilir ve bir coşku hâlinde de hissedilebilir. Hakikat ile buluşulduğu anlar, bir esrime ile gelir ve insanı; varlığı, dünya ve evren ile bütünleştirir. O yüzdendir ki güzellik kavramından bahsederken sanattan bahsetmek kaçınılmazdır. Çünkü gerçek sanatçılar bu beden aracılığı ile kaos olan şeyleri kozmos olarak forma sokar. Bir uyum vasıtasıyla üçlü logosu dünya üzerinde görmemizi, duymamızı ve hissetmemizi sağlayacak şekilde düzenlediğinde, o klasik sayılan eserler yüzyıllar boyunca hayranlıkla dinlenir ve izlenir. Güzelliği aktaran en güzel sanat eseri elbette ki doğanın kendisidir.

Güzelliğin Bir’in yansıması, çoğalması ve kendini şekil, ses ya da görüntü olarak bedenlemesi olduğundan bahsettik. Yasa’nın doğasıdır bu. Bu, ancak doğada ve kendini evrensel olan ile bütünleşmiş sanatlarda görülebilir ve insanda bir hayranlık uyandırır. Doğu Bilgeliğinde bahsedildiğine göre; ilk geliştirdiğimiz duyumuz duyma ve son kaybedeceğimiz duyumuz ses olacaktır.

Bu kadar uzun süre bizimle olacak bu duyunun evrensel olanla bir ilgisi var mıdır?

Plotinus, hakikate ulaşılabilecek üç guruptan bahseder;

1- Filozof
2- Müzisyen
3- Âşık

Müzisyen ve âşık; anlamak, kavramak için bir araca ihtiyaç duyar. Filozof ise, arketipleri (ilk örnek) algılayabilir.

Bu konu ile ilgili “Müzisyen Beyni” olarak internette bulabileceğiniz bir video hazırlanmış. Bu görsel anlatımda, bir müzisyenin beyninin nasıl çalıştığı, müzik çalışmanın beyinin fonksiyonlarına etkisi ve beynin nasıl daha kapasiteli çalıştığı anlatılıyor.
Peki, müzik tüm alanlarda bizi çalıştırıyor ve aradaki bağlantıları uyumlaştırıyorsa, iç armoniyi düzenleyerek Bireye (İnsanın evrensel tarafı) ulaşmayı sağlamaz mı?
Ses ve müzik, anne rahmindeki biyolojik birlikteliği hissettirdiği gibi, evrensel ruhsal birlikteliği de hatırlatıcı bir işlevce sahip olabilir mi?

Ses birleştirir oysa görüntü ayırıyor. Neden?

İnsan ayırıp birleştirdiği bu yolculukta serüvenine bu şekilde devam etmekte…
Müzik konusunda en büyük sıkıntı, müziğin bilimsel yönleriyle yeteri kadar tanıtılamamasıdır. İnsanların günlük hayatta bile sürekli iç içe oldukları bu olguya bilimsel yaklaşmak faydalı olabilir. Tanımından bahsederek başlamak gerekirse;
“Müzik ya da musiki, en genel tanımı ile sesin biçim ve anlamlı titreşimler kazanmış halidir. Başka bir deyişle de müzik, sesin ve sessizliğin belirli bir zaman aralığında ifade edildiği sanatsal bir formdur. Biçim ve titreşim içeren bir ses oluşumunda melodi olarak kabul görmesi için dinleyende duygulara yönelik etkileşim yapması da beklenmektedir.”
Tanımına bakacak olursak günümüz popüler kültüründeki şarkılar gerçekten bir sanat ve uyumlu müzik ürünü müdür?
Müziğin tanımıyla ilgili şu görüşler vardır:
“Kelimelerle anlatılamayan duygu ve düşüncelerin seslerle anlatılması sanatıdır. Müzik; duygu, düşünce, izlenim ve tasarımları ve başka gerçeklerin de katkısıyla belli durum, olgu ve olayları, belli bir amaç ve yöntemle, belirli bir güzellik anlayışına göre birleştirerek, biçimlendirilmiş seslerle işleyerek anlatan estetik bir bütündür. Herkesin anlayabildiği ve anlayabileceği yegâne dildir. Müzik dil ve ırk fark etmeksizin direkt olarak duygulara hitap eden etki eden bir sanat dalıdır.”
Eski Yunan felsefesinde müziğin etkisi yoğun olarak görülür.
Etimolojik olarak “Musiki-musika-muzika-müzik” kelimeleri Yunanca kökenlidir. Yunan alfabesinde m-o-u-s-a harfleriyle yazılan, peri anlamındaki MÜZİKA kelimesinin sonuna gelen –ike veya –ika takısı, o kelimeye konuşulan dil anlamını kazandırır; Elenika (Yunanca), Turkika (Türkçe), İtalika (İtalyanca) örneklerinde olduğu gibi. Musa’ya eklenen –ike takısı, peri sözcüğüne de perilerin konuştuğu dil anlamını verir. (Musiké) Mûsikiye daha sonraları toplumumuzda İslâmi terimle meleklerin dili denilmiştir. (Elest Bezmi’nin avazesi) Bu durum, müziğe eski çağlardan itibaren Batı’da da Doğu’da da tanrısal özellikler atfedildiğini gösterir.
Görüyoruz ki doğa ve gerçek sanat tarih boyunca tüm insanlar için, insanın evrensel olan ile buluşmasını sağlayan bir araç olmuştur. Çünkü güzellik arketipini ve kutsal olanı barındırır. Güzellik arketipine müzik açısından bilimsel olarak baktığımızda matematiksel bazı kavramlar ile karşılaşırız. Tarih boyunca bu konuyu inceleyen bilim adamları, müzikologlar, düşünürler ve filozoflar bu konuda çalışmışlardır. Bildiğimiz kadarıyla bu konuda yoğunlaşan ilk filozof Pisagor’du. Platon ve Aristoteles Pisagorculuk’tan şu şekilde bahseder;

“Pisagorculuk, sayısallık ve evrensel uyumun yani armoninin temel niteliği idi. Ruhun yüceltilip Tanrı katına ulaşması ancak müzik ve matematik ile mümkün olabilirdi.”
Pisagor’un özellikle değindiği konuların;
Matematik
Frekanslar ve Armoni
Astroloji ve Evrensel Yasalar
Altın Oran gibi kavramlar olduğunu görüyoruz.

Altın oran, doğada mükemmelliğin matematiksel siluetidir. Resimde, mimaride kullanıldığı kadar müzikte de gerçek anlamda kusursuzluk ve güzelliği yakalamak için kullanılan gizemli bir sayıdır.

Müzik ve İnsan

İç hayat yaşamaya çalışan kişiler için doğru seçilmiş bir müzik, hangi alanlarda bir araç olabilir? İnsanın dil ve hafıza konsepti birleştiğinden dolayı müziğin aynı unsurlarını algılayabiliyor. Bazılarımız tempoyu ya da seslerin aralıklarını hissetmekte zorluk çekebilir ancak tüm yetileri kaybetmek gibi bir şeyin olmadığını söylüyor bize bilim.

Bu bağlamda müzik kayıp olan bazı yetileri geliştirmek için kullanılıyor;

-Parkinson – hareket
-Konuşma bozukluğu ya da sonradan konuşmayı öğrenme gibi…

Aynı zamanda birçok unsuru olan özellikle klasik müziğin çocukları daha zeki yaptığı artık bilim tarafından kabul görüyor. Erken yaşta enstrüman çalmaya başlayan bir çocuk, dilleri anlama ve öğrenmede daha avantajlı oluyor. Müziği hatırlama yeteneğimiz de etkin bir öğrenme aracı olarak kullanılıyor, Orff eğitimi buna güzel bir örnek.

Birbirimiz ile eş zamanlı sevgiyi hissettirdiğinden sosyal faydalar sağlıyor. Beraber müzik dinlediğimizde bir tür anlayış ve güçlü bir bağ geliştiriyoruz. Ve insanların birbirlerine karşı daha iyi davrandıklarını gösteren bilimsel deliller var.

Müzik uyumun bir biçimi olduğundan ara bulucu bir etkisi var, beraber müzik yapmak bir bağ oluşturuyor. Bireyler gruba daha yakın hissediyor ve birliği deneyimleyebiliyor. Müzik güven ve iş birliğine katkı sağlıyor.

En basit anlamda eğlence aracı olmaktan ziyade bilinci yükseltme pratiği olarak müzik bize farklı kapılar mutlaka açacaktır. Müziği, ne dinleyeceğimizi seçerek, hayatımızı ve bedenlerimizin armonisini dengeleyecek bir araç olarak kullanamaz mıyız?

Evrime baktığımızda görüntü gelişiminden ziyade yetenek gelişimini görüyoruz. Dans eden kuşlar var, ritim tutan papağanlar, foklar, şarkı söyleyen yunuslar… Hayvanlarda ritim, melodi, doğada ise armoniyi görüyoruz.

İnsanın içinde ise muazzam güçlü bir yetenek var. Bu yeteneğimize temas ederek evrim yolunda yürümeye devam edemez miyiz? Müzikle felsefi olarak farkındalıklar kazanabileceğimiz gibi, birliği anlama, kendimizi tanıma, doğayı anlama, evrensel olan uyumu hissetme, hayatın ritminde akma, istikrarı anlama gibi bilincimizi yükseltecek unsurlarla temas edebiliriz.

Bunun için bizde olumlu titreşimler doğuran şeyleri seçerek, tekrar tekrar dinleyerek, söyleyerek derinleşebilir, isteğimiz varsa, bu alanda yeteneğimizi keşfedip geliştirebilir ve güzellik arketipini kendi içimizde arayabiliriz.

Müzik bize bir şey anlatıyor!

“Müzik, insanı önce kendisiyle, sonra da diğer insanlar ve evren ile bütünleştiren en etkili araç ya da en kısa yoldur. Var edilen her şey “ol” emri, yani bir ses ile yaratılmıştır. Bu nedenle hepsinin özünde ritim ve ton, yani müzik vardır.
Gerçek müziğin farkına varan ve onun ardındaki sırrı çözebilenler, bütün evren ile aynı frekansta titreşir ve her şeyle anlaşıp, konuşabilirler. Müzik, bize hoş ve eğlenceli bir zaman geçirme aracı gibi gözükse de asıl önemi, insanı canlı tutan ve vücudunda kesintisizce akan bir özellik taşımasıdır.” İnayat Han

YONCA ALPAY

KAYNAKLAR:

1. Müziğin Kadim Yolculuğu – Evren Bayramlı
2. Merlyn – Dougles Monroe