TANRIÇA HEKATE – Ay Fazları ve Ruhsal Dönüşüm
Antik dönemlerde büyük öneme sahip olan Hekate; içsel yolculuğunda kişiye rehberlik eden bir tanrıçadır. Astrolojik olarak Ay fazları ile ilişkilidir ve Ay fazlarının değişmesi gibi bilincin değişimini ve dönüşümünü temsil eder. Ruhların yol göstericisi olan Hekate’yi tanıyabilmek için önce mitolojik kökenine göz atmak gerekir.
Mitolojide Hekate
Hekate Olimposlulardan önce var olmuş bir tanrıçadır. Bir Titandır, Perses ve Asteria’nın kızıdır. Asteria kelime anlamı olarak ‘yıldızlı olan’ , Perses ise ‘yok edici’ demektir. Hekate insanlığa yardım eder ve onları korur. Titanlarla olan savaşında Zeus’a yardım etmiştir, bu savaşta Zeus’un tarafında olan tek Titandır, bu yüzden diğer Titanlar gibi hapsedilmemiş, savaştan önce sahip olduğu üç dünya üzerindeki hakimiyetini savaştan sonra da devam ettirmiştir. Bergama Zeus Sunağı’ndaki kabartmada Hekate, Titanlarla savaşırken resmedilmiştir. Savaş sonrası kurulan yeni düzende Zeus gökyüzünü, Poseidon denizleri, Hades yeraltı dünyasını yönetmeye başlamıştır fakat Hekate’nin üç dünya üzerindeki hakimiyetine dokunulmamıştır. (1)
Teogoni’de Hesiod, Hekate’ye büyük yer verir ve ona övgüler yağdırır:
“Phoibe Koios’la gerdeğe girdi, Leto ve adı güzel Asteria’yı getirdi dünyaya
Perses sarayına götürdü bir gün, ve sevgili eşi oldu onun
Ve Asteria Hekate ’yi doğurdu, ölümsüzlerin saygısı büyüktür Ona,
Bütün yeryüzünde kurban kesen her ölümlü Hekate’nin adını anar yakarışlarında.
Kimin dileğini iyi karşılarsa o tanrıça onun elde edemeyeceği bir şey yoktur.
Ona bütün mutlulukları vermek elindedir, ünlü Gaia ve Uranos’un çocukları
Kendi paylarından pay vermişlerdir ona, kim hoşuna giderse Hekate’nin
Yardım görür ondan, meydanlarda kalabalıklar içinde kimi isterse onu parlatır Hekate” (2)
Hekate’nin adı 125-180 yılları arasında yaşayan Romalı filozof Lucius Apuleius’un Dönüşümler adlı kitabında şöyle anılır:
“Ben her şeyin doğal annesi, bütün öğelerin sahibesi ve yöneticisi, bütün dünyalarda insan neslini başlatan, kutsal güçlerin reisi, cehennemdeki her şeyin kraliçesi, cennette yaşayanların önde geleniyim. Bütün Tanrıların ve Tanrıçaların göründüğü tek biçim benim. Gökyüzünün gezegenleri, denizlerin bütün rüzgarları, ve cehennemin acıklı sessizliği benim irademle idare edilir. Tüm dünyada değişik biçimler, farklı gelenekler ve birçok adlar altında anılan benim adımdır, tapınılan benim kutsal varlığımdır. İnsanların ilki olan Frigler bana Pessinus Tanrılarının anası, kendi topraklarından çıkan Atinalılar Minerva, denizle çevrilmiş Kıbrıslılar Venüs, yay taşıyan Giritliler Diana, üç dil konuşan Sicilyalılar korkunç Proserpine, Eleusisliler eski Tanrıçaları Ceres, bazıları Juno, başkaları Bellona, başkaları Hekate, Ramnusie, her türlü eski öğretinin ustası olan ve bana doğru dürüst törenlerle tapınan Mısırlılar beni doğru ve en eski adımla Kraliçe İsis diye adlandırırlar.”(3)
Hekate’nin Sıfatları
Hekate’nin kelime anlamı iradesini hakim kılan, hedefi vuran, seçim yapandır. Hayatta seçim anı geldiğinde iradenin yardımıyla doğru kararları verebilmeyi simgeler. Sıfatları arasında Chthonia (Yeraltının Hanımefendisi), Crataeis (Güçlü Olan), Enodia (Yolda Olan), Propylaia (Sınırları Koruyan), Phosphoros (Işık Getiren), Soteira (Kurtarıcı), Trivia (Üç Yolun Tanrıçası), Kleidouchos (Anahtarların Sahibi), Tricephalus (Üç Başlı) sayılabilir.
Bazı tasvirlerinde Hekate, aynı kaide üzerinde duran sırt sırta vermiş üç kişi olarak gösterilir. Yol ayrımları ve kavşaklara heykelleri konan Hekate’nin Trivia ve Tricephalus sıfatları bu üçlü tasvirle ilgilidir. Ellerinde meşaleler, anahtar, bıçak, bazı gösterimlerinde ise yılan tutar.
Işık Getiren sıfatı Hekate’nin elindeki meşalelerle ilgilidir. Meşale, karanlığı aydınlatan ışığın sembolüdür, Grekler Hekate’nin bilgeliği getirdiğini düşünürlerdi. Çeşitli mitolojik öykülerde Hekate, karanlıkta kalan kahramanlara elindeki meşalelerle yol gösterir.Elindeki anahtardan dolayı Anahtarların Sahibi sıfatında ise anahtar, Hekate’nin koruyucu rolüne atıfta bulunur, kutsal bilgiye giden kapıların anahtarı Hekate’nin elindedir. Orfik ilahiler onu “bütün Evrenin anahtarlarının sahibi Kraliçe” olarak tanımlar.
Elindeki bıçakla Hekate, gerekli olmayan ve gerçek olmayan her şeyi kesip atar. Zamanı geldiğinde doğru kararı verebilmeyi, gereksiz olan şeyleri hayatımızdan bıçak gibi kesip atmayı simgeler. Gerçek olanla hayal olanı, kalıcı olanla geçici olanı bıçak keskinliğiyle ayırt edebilmeyi gösterir. (4)
Bazı tasvirlerinde elinde yılan vardır. Deri değiştiren ve kendini yenileyen yılan, Ay’ın büyümesi ve küçülmesi gibi ölüm ve yeniden doğum gizemleriyle ilişkilidir. Bu aysal hayvan dişil enerjinin dönüştürücü gücünün sembolü olmuştur. İlham, kehanet ve sezgi gibi hediyelerin aydan geldiğine ve yılanlarla taşındığına inanılır. Yılanların zehri, bilinci üstün sezgi durumlarına yükseltmek için kullanılmıştır. Antik dönemlerdeki kehanet merkezi olan Delfi’de kehanette bulunan rahibelere Pythia denirdi, isimleri Apollon’un öldürdüğü yılan Python’dan gelir ve efsaneye göre kehanetlerini bu yılan vasıtasıyla alırlardı. Hekate’nin elinde tuttuğu yılan kehanet gücü ve gizemlerle ilişkilidir.
Sınırları Koruyan ve Kurtarıcı sıfatlarından dolayı Hekate’nin bütün kötülükleri uzakta tuttuğuna inanıldığı için antik dönemlerde heykelleri kapıların ve girişlerin önüne konulurdu. Antik Grek vazolarında Hekate yanında köpeklerle resmedilmiştir. Dişi köpek ve dişi kurt Hekate’nin sembollerindendir. Köpekler gece uluduğu zaman Hekate’nin dolaşmaya başladığı söylenir. Hades’in üç başlı köpeği Cerberos’un yeraltı dünyasını koruması gibi, Hekate’nin köpekleri de gizemleri korur. Yeraltının Hanımefendisi sıfatı onun bilinmeyenlerle ve gizemlerle ilişkili olduğunu gösterir. Tanrıça, yeraltı kavramıyla ilişkili olmasına rağmen, bu kavram ceza verilen bir yeri ifade etmez. Kişinin saflaşmak, iyileşmek ve yeniden doğuma hazırlanmak için gittiği tanrıçanın rahmini simgeler.
Hekate’nin Hermes ile Bağlantısı
Hermes ve Hekate, saklı olan bilgiyle ilişkilidir. Hekate’nin modern çağda en bilinen özelliği büyünün tanrıçası olmasıdır. Grek Maji Papirüslerinde Hermes ile birlikte adı en çok geçen tanrıçadır. İkisi de saklı olan bilginin kademe kademe insanlığa aktarılmasıyla ilişkilidir.
Başka bir ortak yönleri de yolculara yol göstermeleridir. Herma denilen Hermes totemlerine benzer şekilde Hekate heykelleri yol ayrımlarına ve kavşaklara konulurdu. Hermes’in ve Hekate’nin yolculuk yapanları koruduğuna inanılırdı.
Aynı zamanda Hekate’nin Hermes gibi ruhlara yol gösteren yönü vardır. Bunu Persephone ve Hades öyküsünde görürüz. Persephone Hades tarafından yer altı dünyasına kaçırıldığında Demeter bütün dünyada kızını aramış ama bulamamıştı. Kızını bulabilmesi için Demeter’e her şeyi gören güneş tanrısı Helios ile konuşması gerektiğini söyleyen Hekate idi. Helios Demeter’e kızının Hades tarafından yer altı dünyasına kaçırıldığını söylemişti. Daha sonrasında Zeus ile Hades’in yaptığı anlaşma gereği Persephone’nin Hades’in yanına altı ayda bir her gidişinde ona arkadaşlık eden ve yer altı dünyasında yol gösteren Hekate olmuştur. Hekate, Hermes dışında üç dünya arasında dolaşabilen tek kişidir. (5)
Zaman İçinde Hekate
Hekate’nin, Mısır tanrıçalarından Heket ile bağlantılı olduğu düşünülür. MÖ 3100’lerden itibaren Mısır’da Heket tapınımı görülmektedir ve Piramit Metinleri’nde ismi geçmektedir. Ebelik, çocuk doğumu ve yeniden doğumla ilişkilidir. En önemli sembolü kurbağadır. Bir elementten diğerine geçebilen kurbağa, Hekate’nin de kutsal hayvanlarındandır. (6)
Hekate kültünün Anadolu’ya ne zaman ve nasıl geçtiği bilinmemektedir fakat Frigyalılar ve Karyalılar Hekate’ye büyük önem vermişlerdir. Eskişehir Arkeoloji Müzesi’nde bulunan ve Frig dönemine ait Hekate heykelciklerinin çokluğu bunun kanıtıdır. Karya, Frigyalılar tarafından ele geçirildikten sonra Hekate kültü bu bölgede kök salmıştır.
Karya kralı Hekatomnos’un adının anlamı: “Hekate Tapınağı hizmetkârı” dır. Günümüzde Muğla ilinin Yatağan ilçesi yakınlarında bulunan Lagina antik kentinde Hekate tapınağı bulunmaktadır. Bu tapınak dönemin dini merkezlerinden biri olmuş, uzun süre ibadete açık kalmıştır. Gerçekleştirilen törenlerin en büyüğü MÖ 2.yy.dan itibaren her yıl yapılan Hekatesia töreni idi. Diğer bir adıyla “anahtar taşıma festivali”nde tapınağın anahtarı, bir alay hâlinde yürünerek, yakındaki başka bir antik kent olan Stratonikeia’ya götürülür ve geri getirilirdi. (7)
Arınmayla ilişkili bir tanrıça olarak Hekate, Orfik ilahilerde bütün tanrıların üstünde tutulmuştur. Sonuç olarak Hekate kültü bütün Grek dünyasına yayılmıştır. Hekate’nin insanları kötülüğün her çeşidinden koruduğuna inanılırdı. Grek uygarlığında kötülükten koruması için Hekate heykelleri evlerin ve şehirlerin girişlerinde bulundurulmuştur. Grek uygarlığındaki en önemli kült merkezleri Lagina, Sparta, Eleusis ve Atina’dır. (8)
Roma uygarlığında Trivia ismiyle bilinmektedir. Trivia, Üç Yol anlamına gelir ve ismini yol ayrımlarına, kavşaklara konan Hekate heykellerinden alır. Roma İmparatorluğu döneminde Hekate kültü bütün Akdeniz havzasına ve İmparatorluğun sınırları dâhilinde kalan her yere ulaşmıştır.
İngiltere’de yaşayan Keltlerin inançlarında da üçlü tanrıça vardır. Hristiyanlık öncesi Kelt toplumlarının takvimleri Hekate inancıyla yakından bağlantılıdır. Bu toplumlar sekiz kutsal günü kutlarlardı, bu günlerde dünyalar arasında bir yarığın açıldığına inanırlardı. Evrenin kutsal enerjisi bu zamanlarda tamamen dünyasal plana girebilirdi. Aslında bu kutlamalar Kelt toplumlarıyla sınırlı değildir, bütün antik uygarlıklarda görülmektedir. Bu kutlamalarının kökleri herhangi bir insanın veya çağın felsefesine dayanmaz. Kökleri, doğanın kendisinin değişmeyen döngülerine dayanır. (9)
Bu sekiz gün şunlardır: 21 Aralık Kış Gündönümü, Şubat başına denk gelen Imbolc, 21 Mart İlkbahar Ekinoksu, Mayıs başına denk gelen Beltane, 21 Haziran Yaz Gündönümü, Ağustos başına denk gelen Lughnasad, 23 Eylül Sonbahar Ekinoksu ve Kasım başına denk gelen Samhain. Bu günler bizim kullandığımız modern takvimde de çeşitli bayramlar olarak kutlanmaktadır.
Hristiyanlığın yayılması ile birlikte eski inançlara ait olan her şey karalanmaya ve yok edilmeye başlandı. Beşinci yüzyılda İstanbul’daki Katolik Konseyi, Hekate inancının temeli olan döngüsel yenilenme kavramını yasakladı. Orta Çağdaki Engizisyon ve Cadı Avcıları eski dinin bilgisini hatırlayan, uygulayan ve aktaran herkesi sistematik bir biçimde yok etti. Ebeler, şifacılar, kahinler, tanrıçaya adanmış olanlar, cadı olarak etiketlendiler. Mahkum edildiler, katledildiler ve mal varlıklarına kilise tarafından el konuldu. Resmi kayıtlara göre orta çağda 9 milyon kadın cadı olduğu gerekçesiyle yakıldı. Hekate cadıların, hayaletlerin, ölümün tanrıçası ilan edilerek şeytanlaştırıldı.
Uzun bir sessizliğin ardından Hekate’nin ismi ilk defa 1888’de Helena Petrovna Blavatsky’nin Secret Doctrine isimli eserinde tekrar ortaya çıktı. Bu eserin etkisiyle İngiltere’de okült konular hakkında kitaplar yazan İngiliz yazarlar, Hekate hakkında çalışmalar yapmaya başladı. 1960’larda ortaya çıkan Neopaganizm akımı ile birlikte Hekate çok daha fazla kişi tarafından bilinir olmaya başladı.
Günümüze Bıraktığı Etkiler
Günümüzde Hekate araştırılmaya başlandığı zaman ilk karşılaşılan şey karanlığın, ölümün, büyünün ve cadıların tanrıçası olma özelliğidir. Orta Çağ’da Engizisyonun yarattığı bu imajın önyargısından kurtulup daha derinlemesine Hekate’yi anlamaya çalıştığımızda ise çok farklı bir tabloyla karşılaşırız.
Hekate antik kültürlerde Ay fazları ile sembolize edilmiştir ve bilincin dönüşümünü ifade eder, yolculuklarında ruhlara yol gösterir. Hekate’nin Ay fazları ile olan ilişkisini anlayabilmek için önce Ay fazlarından bahsetmek gerekir.
Astrolojide Güneş ve Ay “ışıklar” olarak geçer ve gökyüzündeki en belirgin gök cisimleridirler. Mısırlıların “Yukarıdaki neyse aşağıdaki odur” yasası gereği Güneş ve Ay gökyüzünde ne kadar önemliyse, bizim hayatımızda da o kadar önemlidir. Ay, Güneş’ten aldığı ışığı yansıtarak Güneş’in görünmediği gece vakti doğal bir ışık kaynağı olur. Fakat her gece Ay değişir. Aslında Ay’ın kendisi değişmez, ışığı değişir. Dünyadan Ay fazları olarak gördüğümüz şey, Ay’ın Güneş’e göre değişen konumundan dolayı yansıttığı ışığın değişimidir. Bu değişimden dolayı Ay’ı bazen ilkdördün, bazen hilal, bazen dolunay olarak görürüz, bazen de hiç göremeyiz.
Antik dönemlerde yaşayanlar; Ay’ın her gece farklı bir şekle ve gökyüzünde farklı bir konuma sahip olma özelliğini değişim ve dönüşüm gerçeği ile özdeşleştirmişlerdir. Ay; dönüşüm döngüsünü ve bir şeyin başka bir şeye dönüşme kapasitesini simgeler hâle gelmiştir. Birbirini izleyen büyüyen ve küçülen evreleriyle Ay, antik dönemlerde yaşayanlar için bütün yaşam formlarının doğumunu, gelişimini, ölümünü ve yenilenmesini simgeleyen bir sembol hâline gelmiştir. Aysal ritim yaratımı (yeni ay), gelişimi (dolunay) ve ölümü (Ay’ın görünmediği üç gece olan karanlık ay) gösterir.
En büyük gizem olan ölüm ve yeniden doğum, Ay’ın en gizli yönü olan karanlık ayda saklıdır. Ay’ın görünmediği üç karanlık gece hayatın sonuna denk gelir, fakat dördüncü gece Ay yeniden doğar ve yeni bir başlangıcı müjdeler.
Büyüyen Ay, dolunay ve küçülen Ay fazlarında üçlü Ay Tanrıçası, genç kız, anne ve yaşlı kadın olarak dişil doğanın modelini oluşturur. Orjinal tapınımında aysal üçlemenin üçüncü yönü yenilenmeyle ilgili öğretisi ve bilgeliğinden dolayı sevilmiş ve saygı görmüştür. Antik kültürlerde yaşlı kadınlar, toplumun büyükleri ve bilgeleri olarak onurlandırılmışlardır. Şifa, kehanet ve maji güçlerinden dolayı saygı görmüşlerdir.
Ay’a Tanrıça olarak saygı duyan en eski toplumlarda, küçülen ay fazı olan Ay’ın üçüncü fazı, ölüm, dönüşüm ve yeniden doğumu yöneten bilge Hekate olarak kişileştirilmiştir. Orta Çağ’da Hekate’den bu kadar korkulmasının sebeplerinden biri de bitiş fazını yani sonu temsil etmesidir. Hayat, lineer bir bakış açısıyla ele alındığında bitiş fazı, bilinmeyenden duyulan korkuyu açığa çıkaran mutlak bir sonu ifade eder. Fakat hayat döngüsel bir bakış açısıyla ele alınırsa, bitiş fazının yeni bir döngünün başlangıcı olduğu bilinir.
Hekate Grek’te küçülen ay fazının sembolüdür. Küçülen ay yok edici güçlerin zirvede olduğu, sellerin, fırtınaların, afetlerin beklendiği bir zamanı temsil eder. Her şeyin azaldığı ve küçüldüğü bir zamanda yeni bir işe kalkışmak uğursuz olarak kabul edilir. Döngüsel süreçteki küçülen ay fazının esas amacı dönüşümdür. Dönüşüm süreci bizi engelleyen eski düşünce ve davranış kalıplarını yok eder. Eski fikirler ve onlardan doğan hayat tarzları yaratıcı bir sebebe hizmet etmediği ve gelişimi engellediği için bertaraf edilmelidir.
Büyük değişim, kayıp ve dönüşüm yaşadığımız anlarda Hekate oradadır. Tanrıça eski, işe yaramaz, miadını doldurmuş her şeyi yok eder. Onun özünü majik kazanında dönüştürür ve iksir olarak sunar. Değişim ve kayıp, bir kriz gibi görünebilir. Fakat kelime kökenine bakıldığında kriz Grekçe bir kelime olan krino’dan gelir. Krino karar vermek demektir ve kriz zamanı karar verilmesi gereken bir zamanı ifade eder. Kriz anlarında doğru kararları verebilirsek, doğru seçimleri yapıp tecrübelerden ders çıkarırsak, benzer bir durumda aynı hataları yapmayız çünkü artık değişmiş oluruz.
Bu değişimi dönüşüme çevirmenin, bilinci yükseltmenin yolunu ise Hekate, Ay fazları ve mevsimlerin döngüsü ile gösterir. Antik uygarlıklarda kutlanan sekiz gün, yılı sekiz eşit parçaya böler, aynı zamanda sekiz Ay fazına denk gelir. 21 Aralık kış gündönümü en uzun gecedir, karanlığın en yoğun olduğu gündür. Ay’ın gökyüzünde görünmediği yeni ay fazına denk gelir. Yeni ayla birlikte yeni başlangıçlar söz konusudur, 21 Aralık’tan itibaren günler uzamaya başlar, artan ışıkla birlikte artan umutlar gündeme gelir.
Keltlerin Imbolc dediği 2 Şubat’ta kutladıkları gün, hilal fazına denk gelir. Ay’ın görünür hâle gelmesi gibi umutlar da görünür olmaya başlar, güçlenen Güneş gibi güçlenirler. 21 Mart’taki gece gündüz eşitliği, Ay’ın yarısının karanlık yarısının aydınlık olduğu ilkdördün fazına denk gelir, baharın gelişini müjdeler, Güneş karanlığa karşı zafer kazanır ve amaçların peşinden gitmek için cesaret verir.
Mayıs başında kutlanan Beltane festivali, iyice büyümüş olan kambur ay fazına denk gelir. Gelişmenin, büyümenin ve bereketin sembolüdür. 21 Haziran yaz gündönümünde ise en uzun gündüz yaşanır, ışığın en fazla olduğu bu gün, ışığı en fazla yansıtan dolunay fazına denk gelir. Bu fazda yeni ayda başladığımız işin sonucunu görürüz, en parlak hâliyle karşımızdadır, neyi yapabildiğimiz ve neyi yapamadığımız ortadadır.
Ağustos başına denk gelen Lughnasad festivali ekinlerin olgunlaştığı ve artık hasat zamanının geldiği dönemdir. Solan kambur ay fazına denk gelen bu dönemde yeniaydan dolunaya kadar ektiklerimizi biçmeye, gerçekleştirdiğimiz şeylerin sonuçlarıyla yüzleşmeye başlarız. 23 Eylül’de gece gündüz eşittir, Ay’ın aydınlık ve karanlığının eşit olduğu son dördün fazına denk gelir. Hasadını yaptığımız ürünlerin değerlendirilmesi sürecidir, bir sonraki yıl daha iyi verim almak için ne yapmamız gerektiğine tecrübemiz doğrultusunda karar veririz.
Ekim sonu Kasım başına denk gelen Samhain günümüzde batı toplumlarında 31 Ekim Cadılar Bayramı olarak kutlanmaktadır. Balzamik Ay fazına denk gelir, artık Ay giderek küçülmekte, karanlık artmaktadır. Günler kısalmakta, geceler uzamaktadır. Havaların soğuması, ağaçların yapraklarını dökmesi akla ölümü getirmektedir.
Sonra tekrar 21 Aralık kış gündönümüne, en uzun geceye, Ay’ın gökyüzünde görünmediği yeni ay fazına, en karanlık ana döneriz. Her şey ölmüş, yok olmuş gibi görünmektedir. Fakat döngüsel hayat anlayışında ölüm, içinde yeniden doğumun tohumlarını barındırır. Tam her şey bitti derken günler uzamaya başlar, karanlığın içinden Ay görünmeye başlar, ölümün içinden yeniden doğum ortaya çıkar.
Bu, Hekate’nin bize gösterdiği 8 katlı dönüşüm yoludur. Aynı zamanda farklı kişilik tiplerini de tarif eder. Doğum tarihi baz alınarak elde edilen doğum haritalarında kişilerin hangi Ay fazında doğdukları hesaplanabilmektedir. 8 Ay fazı, 8 farklı kişilik tipini anlatır. Bu, başka bir çalışmanın konusudur fakat temel olarak hatırlanması gereken 3 süreç vardır: Büyüyen Ay, Dolunay ve Küçülen Ay. Büyüyen Ay sürecinde (yeni aydan Dolunay’a kadar olan dönem) şeyler büyür, gelişir, Dolunay’da sonuç görülür, en verimli dönemdir ve Küçülen Ay sürecinde (Dolunay’dan yeni aya kadar olan dönem) şeyler küçülür, azalır.
Bir şeyin iyi bir şekilde büyümesi isteniyorsa Büyüyen Ay sürecinde başlanır, bir şeyden kurtulmak isteniyorsa Küçülen Ay sürecinde başlanır. Örneğin acil bir durum söz konusu değilse tedavilere Küçülen Ay sürecinde başlanır ki hastalıktan kurtulunabilsin. Büyüyen Ay’da ekim yapılır, Dolunay’da ekin olgunlaşır, Küçülen Ay’da hasat yapılır. Büyüyen Ay’da yaptıklarımızın sonuçlarını Dolunay’da görürüz ve Küçülen Ay’da onlarla yüzleşmek zorunda kalırız.
Bu etki bireysel anlamda geçerli olduğu gibi kolektif anlamda da geçerlidir. Astrolojide Ay’ın progres döngüsü denen bir hareketine göre insan hayatı üç bölüme ayrılır: 0-28 yaş arası Büyüyen Ay, 28-56 yaş arası Dolunay ve 56-84 yaş arası Küçülen Ay’dır.
İlk progres Ay döngüsünün tamamlandığı 28 yaş gençliğin sonunu gösterir. İlk döngünün amacı, kişiyi anlamlı bir hayata yönlendirecek vizyonlar vermektir. İlk döngünün sonunda bu hayaller gerçekle çatışır. Sınırlarımızı ve imkânsızlıklarımızı görürüz. Fakat iyi bir iş çıkardıysak, hayattaki yolumuzu görebilir ve onu gerçekleştirmeye başlayabiliriz.
İkinci döngünün amacı gençlikteki hayalleri ve vizyonları somut gerçeklere dönüştürmektir. Yaşamak için doğduğumuz hayatı tarif eder. Üçüncü döngüde, bu dünyayı terk etmek için hazırlıklarımızı yaparız.
İlk döngüde vizyonu oluştururuz, ikincide onu gerçekleştiririz ve üçüncüde onu bırakırız. Bunun bir anlamı bayrağı devretmektir. Daha iç olarak ise, dış ödüllerle çok daha az motive oluruz ve gerçekten yanımızda götürebileceğimiz hazinelere odaklanırız. Materyalist bir kültürde üçüncü döngüden neden bu kadar çok korkulduğunu anlamak kolaydır. Değer vermemiz gerektiği öğretilen şeyler elimizden kayıp gitmeye veya anlamını kaybetmeye başlamıştır. Spiritüel bir kültürde yaşlı bir kişinin sakinliği, açıklığı ve dikkat dağıtan şeylerden görece özgürlüğü ise saygı uyandırır.
Hekate ile temsil edilen zamana kadar hayatta bir şeyler gerçekleştirmişizdir, tecrübeye sahibizdir ve artık onu diğerleriyle paylaşmanın, gelecek kuşaklara aktarmanın zamanı gelmiştir. Bu zamanın yani küçülen ay fazının veya 56-84 yaş arası psikolojisinin altında yatan temel etken zamanın sınırlı olduğudur. Mutluluğun anahtarı ise ne zaman biteceğini bilmediğimiz bu sınırlı zamanda aktarabileceğimiz kadar tecrübeyi aktarmak ve diğerlerine dönüşümlerinde yol göstermek, yardımcı olmaktır.
Antik dönemlerde Mısır’dan başlayarak, Frig, Karya, Grek, Roma ve Britanya’ya kadar uzanan topraklarda büyük etki yaratmış olan Hekate; Ay fazları sembolojisi ile ruhsal dönüşümü anlatır. Ne ekersek onu biçeceğimizi, edindiğimiz tecrübelerden ders çıkarmamız gerektiğini, dönüşümü gerçekleştirebilmek için hayatımızdaki fazlalıklardan kurtulmayı, bildiklerimizi diğerleriyle paylaşmayı ve son dediğimiz şeyin yeni bir başlangıç olduğunu öğretir.
Hekate’nin bilgeliğinden ilham alalım, gösterdiği dönüşüm yolunu izlemeye çalışalım. ‘Bilge kadın’ın sesine kulak verelim çünkü zor zamanlarımızda, karanlıkta, elinde meşalelerle bize yol gösteren O olacak.
DUYGU ALKAN
KAYNAKÇA
Luna J. Hecate. JSL Press. California. 2008. s. 18
Hesiod. Theogony. Evelyn-White (Çev.). s. 404
Apuleius L. Metamorphoses. Onbirinci Kitap
George D. Mysteries of the Dark Moon. HarperCollins Publishers. New York. 1992. s. 229
http://www.theoi.com/Khthonios/Hekate.html
Wilkinson R. H. The Complete Gods and Goddesses of Ancient Egypt. Thames & Hudson. 2003. s. 229
Büyüközer A. ‘Lagina Hekate Tapınağı’nın Matematiksel Oranları’ Yüksek Lisans Tezi. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Arkeoloji Ana Bilim Dalı. 2006
Franklin A. M. The Lupercalia. New York. 1921
http://penelope.uchicago.edu/Thayer/E/Roman/Texts/secondary/FRALUP/7*.html
Forrest S. The Book of the Moon. Seven Paws Press. Californa. 2010. s. 157
Simms M. K. Ay Döngüsü- Sekiz Kademeli Dönüşüm Döngüsü. Şeref Akkaş (Çev.). 2008
http://www.astrolojidergisi.com/makale_ay-dongusu-sekiz.htm
Okurken çok zevk alarak okudum. Çalışmanız için sizi tebrik ederim. Teşekkürlerimi iletmek istedim. Başarılarınızın devamını dilerim.
Zevkle ve heyecanla okudum. Bir rüya sonrası bu isme ulaştım. Benim için yol gösterici oldu. Elinize emeğinize sağlık
harika ve bütüncül bir bakış açısı
hekate haritanızda vurgulu muhtemelen