YENİ YIL

Her zaman yeni yılda çevremize güzel cümleler söyleme eğilimindeyizdir, çünkü umuda ihtiyacımız vardır. Birbirimize umut aşılamaktan memnuniyet duyarız. Ancak fizik kanunları da vardır ve tohum ekmeden ürün bekleyemezsin. 2019’da hayata ne ektiysek 2020’de onun sonuçlarını göreceğimiz açıktır… Çoğunlukla bunu böyle düşünmeyiz, gökten zembille iyilik, güzellik, sağlık, şans gelmesini bekleme eğilimi daha fazladır. Hem bireysel olarak hem de toplumsal olarak eylem hâlinde olmaktansa, bize gelmesini beklemeyi tercih ederiz. Diğer taraftan biz felsefe çalışanlar, fantezi ile imajinasyonu birbirinden ayırt etmeyi öğreniriz. Gökten düşmesini beklemek değil, bizim ilerlememiz ve emek vermemiz gerektiğinin bilincindeyizdir. Hiçbir şey yapmadan güzel dilekler dilemek fantezi olurken, hayallerin için emek koyup çalışmak yaratıcı imajinasyona girer. 2020’de güzel, iyi, adil ve doğru tohumlar ekmek için felsefe ile tanışmanızı diliyorum. Bireysel ve toplumsal olarak sağlıklı gelecek yıllar olması için, sağlık ekmeyi diliyorum.

Özellikle hastaneler tıklım tıklım dolu iken ve bir o kadar zihinsel ve psikolojik hasta da sokaklarda dolaşırken, sağlık günümüzün en önemli konusu olmaktadır. Hint, Mısır, Maya, Eski Türk, Çin, Yunan, Roma gibi antik dönemlerin kültürlerindeki sağlık anlayışına baktığımızda günümüzdeki modern sağlık anlayışından farklı olduğunu hemen anlarız. “Farklı” diyorum, ama “ilkel” demiyorum, çünkü 5000 yıl önce de olsa, o zamanlarda bugünkü teknoloji olmasa da cerrahi yöntemler, koyucu hekimlik, ilaç tedavisi vardı. Öncelikle sağlığı “bütüncül” olarak ele alıyorlardı, yani zihin, duygular ve fiziği bir bütün olarak görüyorlardı. Bu toplumların kaynaklarına bakıldığında zihnin, duyguların ve fiziğin “denge”de olması gerektiğini söylediğini ve dengeden sapıldığında hastalıkların oluştuğunu belirtiklerini görebiliriz. Onlar “Kişiye özel” tedavi yöntemi ile hastaya müdahale ediyordu. Modern tıbbın aksine hastalığa göre değil, kişiye göre tedavi vardı.

Tüm antik kültürler, doğadaki 4 elementin (toprak, su, hava, ateş) bir sonucu olarak bir bedene sahip olduğumuzu söyler. Dengesi bozulan insandan, tedaviye başlamadan önce zihinsel, duygusal ve fiziksel her bedende arınması istenirdi. Örneğin iyileşeceğine olan inanç fikri, affedicilik duygusu, vücuttaki tüm kötü sıvıları terleme/lağman/termal su gibi yöntemlerle dışarı atmak gibi… Çünkü iyileşmenin zihinden başladığını biliyorlardı ve yukarıdan aşağıya inen bir sağlık anlayışına sahiplerdi. Kadim kültürleri çalıştığınız zaman, insan bilincinin hareketi çok net görülebiliyor, bir bakıyorsunuz aşağıya ve karanlığa bir bakıyorsunuz yukarıya ve ışığa…

Sonuç olarak, sağlık dediğimiz şey, insanın düşüncelerindeki ve duygularındaki düzendir, dengedir. Vücutta ortaya çıkan hastalıklar bu düzensizliğin sonuçlarıdır. Modern tıbbın pozitif yönleri ve antik dönemlerin bilgeliğini harmanlayarak, felsefe ile sorgulayarak sebepleri ortadan kaldıracağımız, sağlıklı yıllar diliyorum.

OYA UYSAL

AKTİFFELSEFE KÜLTÜR DERNEĞİ YÖNETİM KURULU BAŞKANI

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir