BİLGİSAYARIN DOĞUŞU VE SAĞLIĞIMIZ
1800’lü yılların başlarında CHARLES BABBAGE’in polinomların değerlerini tablolar halinde çıkarmak üzere “Farklar Makinesini” tasarlaması ve bunun ön ayak olduğu çalışmalar ile 1940’lı yıllarda bilgi teknolojisindeki büyük devrim..! Kişisel bilgisayarların insan hayatına ve teknolojiye yön vermesinin başlangıç yılları. Bunu takip eden 70’li ve 80’li yıllarda çok yoğun tümleşik devrelerin ortaya çıkması. 1981’de IBM kişisel bilgisayarın piyasaya sürülmesi ve geniş bir kütleye yayılımın başlangıcı. Çok değil, hele insanın varoluşuna bakıldığında oldukça kısa bir süre içerisinde kişisel bilgisayarlar evimize kadar girmiş oldu. Ancak bazı sorunları da, hemen hemen her teknolojik gelişmede olduğu gibi, birlikte taşıdı hayatımıza. Günümüzün bilgisayar kâbusu olarak virüsler çıktı önce. ABD hava savunma sistemi merkezi bilgisayarları bile virüsler yüzünden kilitlenerek zor günler yaşattı. Bankalar, muhasebe sistemleri, hepsi nasiplerini aldılar! Kelime işlem, tablolama, veri tabanı ve diğer programlar gibi birer bilgisayar programı olan virüsler gündemdeki yerini hiç bir zaman kaybetmedi ve devamlı olarak yenileri yazıldı. Bilgisayar dünyası bu virüs programları ve zararlarından kurtulmak için anti-virüs programları yazmaya başladılar. Amaç virüs programların bilgisayarlara geçişini önlemek geçenleri tanımak, bulmak ve yok etmek. Zamanla anti-virüs programları öyle iddialı olmaya başladı ki virüs yaratıcıları kollarını sıvayıp daha çok, daha yeni virüsler için çalıştılar. Günümüze kadar tüm bilgisayar kullanıcıları bu kâbusu yaşamamak için konuyla ilgili tüm yazıları okudular, tüm gelişmeleri takip ettiler. Bazı kullanıcılar ise gerçeklerden habersiz bilgisayarlarını sık sık temizleyerek ve silerek virüslerden korunabileceklerini zannettiler. Ama insan hayatına getirdiği asıl sorunları çok çok sonra görmeye başladılar. Teknoloji sürekli bilgisayarları yenilerken ardında kullanılmayan ve üretimden kalkan bir çöplük bırakmaya başladı. İnsanoğlu bilgisayar sağlığı ile uğraşırken kendi sağlığını ve çevre sağlığını görebildi.
Günümüzde gerçekten de bilgisayar teknolojisine ayak uydururken dikkat etmediğimiz bir şey varsa o da sağlığımız. Zaman zaman başımızda, sırtımızda kol ve bileklerimizde hissettiğimiz ağrılar, gözlerimizin keskin görme yeteneğini kaybetmesi gelen ilk sinyaller, üzün süre kullanımda ise gerçek görme bozuklukları ve bel, sırt ve bilekte oluşan tıbbi sakatlıklar. Yeni sayılabilecek çalışmalar nihayet bilgisayarların ergonomik olması, ekranların yaydıkları radyasyonun düşük olması, ekrandan yansıyan ultraviyole ELF ve VLF ışınlarını önleyici filtre gereksinimlerini önemini ortaya koydu. Hele hele son yıllarda manyetik ortamlara yakın çalışmanın beyin tümörlerinin artmasına yol açtığının bilimsel ispatları bilgisayar ile iç içe yaşayan insana bu konuya eğilmesi gerekliliğini bir kere daha tüm gerçekliği ile hatırlattı. Dahası sadece bedeni değil, verdiği ruhi rahatsızlıklarında farkına varıldı. Sinirlilik, isteksizlik, diyalog kopukluğu ve bunların sebebiyet verdiği içe kapanıklılık. Bununla da kalmadı çevremizi etkileyen eski teknoloji çöplüğü ve gereksiz enerji savurganlığı sorunları büyüdü, büyüdü, büyüdü.. Son günlerde başka bir gerçek daha çıktı ortaya. (Uçaklarda, yanımızda seyahatlerde taşıdığımız ve kullandığımız diz üstü bilgisayarların uçak kontrol sistemlerini etkileyerek yanıltması ve düşmelerine neden olması.
Çıkan tablo oldukça karamsar değil mi? Ama gerçekten de son yıllara kadar tablo bu kadar kötüydü. Gerçeklerin ışığında bu konudaki sağlık önlemleri ve çevre koruma için çalışmalar yoğunlaştı. Öncelikle bedensel sakatlıklara karşı masa, sandalye, klavye ve ekranlarda ergonomik yapıya önem verilmeye başlandı. Ardından düşük radyasyonlu ekranlar ve zararlı ışınları önleyici filtrelere yöneldi. Bilgisayar kullanıcıları. İş yerlerinde, özellikle büyük kuruluşlarda kullanıcıya uygun koşullar sağlanmaya ve konuyla ilgili tazminatlar getirilmeye başlandı, üretici firmalarda hassasiyetlerini göstermeye, mühendisliklerini de bu yönde kullanmaya başladılar. Gerek ergonomik yapıda gerekse kullanılmadığında kendini kapatarak enerji tasarrufu yapan ya da daha az enerji harcayan devre dizaynlarından oluşan bilgisayar ve çevre birimleri pazara sunuldu. Bugün artık tekrar dönüşümlü maddelerden imal edilen ve bilgisayar çöplüğü oluşturmayacak çevre dostu yeşil bilgisayarlarda var. Ve hatta artık uçakta bile gönül rahatlığı ile kullanılabilecek frekansları uçak sistemlerini etkilemeyecek diz üstü modellerimizde bulunmakta.
Bilgisayarın günümüzdeki önemi ve yerini inkâr etmek mümkün değil. Ancak kullanırken ve satın alırken bu gerçekleri göz ardı etmeyelim. Bilgisayarımızı düşündüğümüz kadar kendi sağlığımızı ve geleceğe bıraktığımız çevreyi de düşünelim.
Bilgisayarsız kalmayın, sağlıcakla kalın…
Yalçın GÜLTEKİN