Azteklerde Bir Eğitim Sistemi; Kalmekak

Size Orta Amerika uygarlıklarının en etkililerinden biri olan Azteklerde ahlaki yaşamın temelini oluşturan ve sürekliliğini sağlayan eğitim sistemleri Kalmekak’tan bahsedeceğim. Öncelikle Azteklerin Orta Amerika uygarlıkları arasındaki yeri, özellikleri, toplumsal yapısından bahsetmek, daha sonra toplumlarında ahlaki yaşama verilen değer ve bu yaşam tarzının var olmasını sağlayan eğitim sistemlerini incelemek istiyorum. Yazımda son olarak da 2015 yılında Michigan’daki Wayne State Üniversitesi’nden Doç. Dr. Sandra Gonzales’in, Meksika yerli kabilelerinden biri olan Kalpulli Izkalli’nin bilge kişilerinden biri olarak görülen Hoca Luis Rodriguez Cedillo ile ahlaki yaşam ve eğitim sistemi hakkında yapılan bir röportajdan alıntılara yer vereceğim.

Aztekler

MÖ 20.000 kadar eski tarihlerde avcı toplayıcı toplulukların varlığının bilindiği Orta Amerika’da kurulan ilk devlet olan Olmekler, MÖ 1500-400 arasında varlığını sürdürmüştür. Piramitleri ve hiyeroglifleri ile ünlü olan bu uygarlığın çöküşünden sekiz yüz yıl sonra Mayalar ortaya çıkmıştır. MS birinci bin yıla damgasını vuran Mayaların çöküşünden sonra ise Aztekler, 1168’de daha kuzeydeki topraklardan göçlerine başlamış ve bir yüzyıl sonra Meksika Vadisi’ne gelmiştir. 1521’deki İspanyol işgaline kadar Orta Amerika’ya Aztekler hükmetmiştir.

Aztekler; Nahuatl dilini konuşan savaşçı kabilelerin bir araya gelmesiyle oluşmuş bir topluluktur. Önceleri şehir devletleri şeklinde organize olmuşken, bu şehir devletlerinin tek çatı altında toplanmasıyla bir imparatorluğa dönüşmüştür. Aztek İmparatorluğu, farklı etnik kökenlere sahip insanların yaşadığı 38 eyaletten oluşur.

Aztek İmparatorluğu’nun farklılıkları tek çatı altında uyumlu bir şekilde yaşatabilmesinin sebebi olarak Azteklerin sahip olduğu kozmolojik dünya görüşü, ahlak anlayışları ve eğitim sistemleri gösterilir. Aztekler tarihteki göçleri sırasında hem kendi inançlarını korumuşlar hem de gittikleri yerlerdeki halkların tanrılarını kendi panteonlarına katmışlardır. Bütün bu tanrıları, her şeyin ötesinde olan mutlak özün farklı yansımaları olarak görmüş, hepsini kabul etmişlerdir. Aztek İmparatorluğu’nun başkenti olan Tenochtitlan’da her tanrıya adanmış ayrı bir tapınak bulunurdu ve herkes, istediği tanrıya ibadet etmekte serbestti.

Aztek panteonunda pek çok isimde pek çok tanrı/tanrıça olmasına rağmen bunlar bir olanın farklılaşmaları olarak görülmüş, bazıları toplumsal olarak daha ön planda tutulmuştur. Örnek olarak Güneş’i ve yaşamı temsil eden Quetzalcoatl, gece gökyüzünü ve ölümü temsil eden Tezkatlipoka, yağmuru ve yağmurun getirdiği bereketi temsil eden Tlaloc ve öğlen güneşini temsil eden Uitzilopochtli daha ön planda tutulmuştur.

Aztek kozmolojisine göre evrende iyi ve kötü sürekli bir savaş hâlindedir. Bir yandan yaratım devam ederken, bir yandan da yıkım devam eder. Kozmik planda gerçekleşen bu savaş yeryüzünde de, hatta insanın kendi içinde de geçerlidir. Ahlak anlayışlarına göre Aztek insanının görevi hem kendi içinde hem de dışında olan kaosun güçlerini sürekli püskürtmeye çalışmaktır. İnsan, sahip olduğu zamanı ve enerjiyi buna harcamalıdır. Bu da ancak, iyi bir eğitimle mümkündür.

Azteklerde Eğitim Sistemi

Aztek İmparatorluğu; çiftçiler, tüccarlar, savaşçılar, rahipler ve imparatordan oluşan bir yapıya sahipti. Bu toplumsal yapının kademelerinde yer alan herkesin eğitim alması zorunluydu. Aztek İmparatorluğu’nda doğan bütün çocuklar, buna kız çocukları da dâhildir, 7-21 yaş arasında eğitim alırdı.

Çocuklar 7 yaşına gelene kadar ilk eğitimi ailelerinden alırdı. Erkek çocukları odun ve su taşımayı, tarladaki işlere yardım etmeyi, babasıyla birlikte balığa çıkmayı ve kano kullanmayı; kız çocukları ise annesinden ev işlerini, örgü örmeyi ve dikiş dikmeyi öğrenirdi. Çocuklar 7 yaşına geldiklerinde aileleri onları, telpochcalli denen mahalle okuluna gönderirdi.

Tezkatlipoka’nın yönetimindeki mahalle okullarının amacı ödevlerini yerine getiren vatandaşlar yetiştirmekti. Çocuk büyüyünce hayatına ister çiftçi, ister tüccar, ister savaşçı olarak devam etsin; önce bu okullarda eğitim almalıydı. Her çocuğun potansiyeli, yeteneği anlaşılmaya çalışılırdı. Savaşçı olacak çocukların öğretmenleri, kendilerini kanıtlamış savaşçılar arasından seçilirdi. Savaş sanatları öğrenen öğrenciler, kendi yeteneklerine göre kartal savaşçılar ve jaguar savaşçılar olarak ikiye ayrılır ve eğitimleri daha derin bir seviyede devam ederdi.

Quetzalcoatl yönetiminde olan Kalmekak’ta ise yönetici sınıfı oluşturan rahip adayları eğitilirdi. Burada eğitim veren kişiler de rahiplerdi. Azteklerdeki rahiplik kavramını sadece dinle ilişki olarak düşünmemek gerekir. Din adamlarının yanı sıra yargıçlar, doktorlar, astrologlar, generaller, imparatora danışmanlık yapan konsey üyeleri ve imparatorun kendisi, Kalmekak’ta eğitim alırdı. Bu meslek gruplarının hepsi için kutsal kavramı çok önemli olduğundan, bunun en büyük yansıması da ahlaki yaşam olarak görüldüğünden, böyle bir hayat yaşayan herkese, hangi mesleği yaparsa yapsın rahip (tlamakaski) denirdi. Bu aynı zamanda Tlaloc’un ve Quetzalcoatl’ın isimlerindendi. Yani bir rahipten Tanrı benzeri olması ve öyle yaşaması beklenirdi.

Kalmekak’ta toplumun potansiyel liderleri disiplini, ellerle çalışmayı, zihinsel ve spiritüel çalışmayı dengelemeyi öğrenirlerdi. “Ueuetlatolli” denen, “eskilerin öğütleri” anlamına gelen ahlak kuralları yönetici sınıf açısından çok önemli görüldüğünden; Kalmekak’ta öğretilen şeylerin başında bu ahlak kuralları gelirdi. Kendine hâkim olma, tutkulara direnme, ölçülü davranma, fedakâr olma üzerinde çalışılan erdemlerdendi ve bir yöneticiden bu erdemlere sahip olması beklenirdi. Yüksek mevki sahibi kişiler zamanlarını kamu hizmetine harcamak zorundaydı. Yöneticilerin topluluk içinde sarhoş olması, halktan birinin sarhoşluğundan daha şiddetli cezalandırılırdı.

Aztek toplumunda büyük öneme sahip tlacuiloani denen ressam-yazıcılar da Kalmekak’ta yetişirdi. Hiyeroglifleri yazmayı burada öğrenirlerdi. Kalmekaklarda din, kehanet, hanedanların kökeni ve tarihi, kahramanların maceraları konulu eserler içeren çok zengin kütüphaneler bulunurdu.

Çok derin bir astronomi ve astroloji bilgisine sahip Aztekler, bu bilgiyi Kalmekak’ta öğrenir ve aktarırdı. Kalmekak’ta yetişen bir astrolog; tarım takvimini oluşturmaktan, düzenli olarak gökyüzü gözlemi yapmaktan, yeni doğan çocukların doğum günlerine göre yeteneklerini belirlemekten ve buna göre bir eğitim almalarını sağlamaktan, Aztek Güneş Takvimi olarak bilinen ve insanlığın geçirdiği büyük döngüleri anlatan muhteşem mekanizmayı öğrenmek ve bunu genç astrologlara aktarmaktan sorumluydu.

Kadınlar Kalmekak’ta eğitim alabilir ve yukarıda bahsedilen mesleklerden herhangi birini yapabilirdi. Aztek İmparatoru’ndan sonra toplumsal statü olarak en yüksek seviye başrahiplikti. Halktan biri, gerekli eğitimi alıp liyakatini kanıtladıktan sonra başrahipliğe kadar yükselebilirdi. Biri Uitzilopochtli, diğeri Tlaloc’a adanmış iki başrahip vardı, bunlara Tüylü Yılanlar denirdi. Tüylü Yılan unvanı sadece, kendisini dönüştürmüş ve başkalarını da dönüştürme gücüne sahip kişiler için kullanılırdı. Bu dönüşüm süreci ise, Kalmekak’taki eğitimle başlardı.

Hoca Luis Rodriguez Cedillo ile Yapılan Röportajdan Alıntılar

Hoca Luis, Meksika’nın Alta Mirano olarak bilinen bölgesinde yaşayan yerli halkın yaşlılarından/bilgelerinden biridir. Hayatını yerel Meksika geleneklerinin korunmasına adamıştır.

Sandra: Bize Tezkatlipoka kavramından bahseder misiniz?

Hoca Luis: Tezkatlipoka; geleneğimizde, derin ve felsefi bir kavramdır. Zihnimizi temsil eder. Teztkatl “ayna”, pokatl “duman”, tli “çok”
anlamına gelir. Hayatımızdaki ve evrendeki şeyleri nasıl anladığımızdır. Gördüğümüz her şeyi aynamız vasıtasıyla görürüz. Duman da o şeyi anlamaya çalışırken kullandığımız süreci temsil eder. Böylece şeyler, gerçekten oldukları şekilde değil de, bizim onları yorumladığımız şekildedirler. Her şey, hayatı bizim yorumlayışımızın bir yansımasıdır. Bu yorum aynada yansır, duman da düşüncelerimizdir.

Her yön için bir tane olmak üzere dört Tezkatlipoka vardır. Burada sadece ikisinden bahsedeceğiz. Kırmızı Tezkatlipoka; dil, gelenek, toplum, etik ve ahlakla ilgilidir. Bir toplumu diğerinden ayıran, onu özel kılan şeylerdir. Siyah Tezkatlipoka ise zihnimiz, düşüncelerimiz, psikoloji ve felsefedir. Kendime dair sahip olduğum düşünce Siyah Tezkatlipoka olan aynada yansıyan, kendi kendime yarattığım düşüncedir. Hem Kırmızı hem de Siyah Tezkatlipoka içimizdedir ve kim olduğumuzu etkiler.

Sandra: Batı modeline göre dünya içimizde yer almaz, dünya bizim dışımızdadır ve biz ona hükmetmek için varızdır.

Hoca Luis: Bize göre bu bir hastalık modelidir, dünyaya hükmetmeye çalışmak bir hastalıktır.

Sandra: Bunun, öğretmen olan Tlamatini ile nasıl bir ilgisi var?

Hoca Luis: Öğretmen, kendi yüzünüzü keşfetmenize yardım eder. Bize göre yüz, kişiliktir, kim olduğunuzdur. Size, “kim olduğunu biliyor musun?” diye sorar ve kendi kaderinizi keşfetmenize yardım eder.

Sandra: Tlamatini bizim bugünkü öğretmen algımızla uyuşur mu?

Hoca Luis: Evet ama o, bir öğretmenden daha fazlasıdır, o bir bilgedir. Bize göre bilgeler, insanlarla bilgilerini paylaşan kişilerdir. Pek çok türde Tlamatini vardır. Törenleri yönetir, psikoloji ve felsefe öğretir, kaderlerin keşfedilmesine yardım eder.

Sandra: Bunun Tezkatlipoka ile bağlantısı nedir?

Hoca Luis: Geleneğimizde Tezkatlipoka’nın çok önemli bir yönü vardır, ona Nekok Yaotl denir, “kendimizin düşmanı” anlamına gelir ki bu da bizizdir. Kendimizin en büyük düşmanı yine biziz. Tlamatini bununla yüzleşmemizi sağlar. Meksika geleneğinde eğitim, kendini tanımakla başlar. Kendinizi tanımadan hiçbir şey anlayamazsınız.

Sandra: Batı modelinde öğretmenler renkleri, sayıları, isminizi nasıl yazacağınızı vb. öğretir.

Hoca Luis: Ama kendinizi nasıl tanıyacağınızı asla öğretmez.

Sandra: Konuşmadan önce elini kaldırıp söz almayı öğretmek, saygıyı öğretmek buna dâhil değil mi peki?

Hoca Luis: Kendimizi tanıdıkça saygıyı doğal bir şekilde öğreniyoruz zaten. Saygı, her şeye önem vermekle ilişkilidir. Su, rüzgâr, yemek, bitkiler, çocuklar, yaşlılar gibi her şeye minnettar olmakla ilgilidir. Bu şekilde öğretirseniz, bahsettiğiniz disiplin doğal olarak ortaya çıkar.

Yaşlı bir kişi konuştuğunda, çocuklar onun konuşması bittiği zaman konuşabileceklerini bilir. Çünkü biz bir halka oluşturarak konuşuruz. Birinin sözü bittiğinde diğeri konuşmaya başlayabilir, bu kişi bir yaşlı veya bir çocuk olabilir. Diğerlerini dinlemeyi ve kendi zamanınızı beklemeyi öğrenirsiniz. Böylece diğerlerine saygı duymayı öğrenirsiniz. Diğerlerini, hocanızı ve kendinizi duyabilirsiniz.

Sandra: Yani her şeyi yanlış mı yapıyoruz?

Hoca Luis: Tezkatlipoka’ya göre doğru ve yanlış diye bir şey yok. Benim düşünceme göre yanlış. Bu bir çelişki değildir, benim bakış açım budur.

Sandra: Bir keresinde her törenin bir okul olduğunu söylemiştiniz. Bununla ne kastettiniz?

Hoca Luis: Bir törende yıldızlarla, Ay’la, Dünya’yla bağ kurarsınız. Yemek yemek ve şarkı söylemek de bir tören olabilir. Bu, onu nasıl bir ruhla gerçekleştirdiğinizle ilişkilidir. Bir eylemi bütün ruhunuzla gerçekleştirdiğinizde şeylerin önemini anlarsınız, suyun, rüzgârın, yemeğin, dünyanın… Bir tören, sizin aradığınız cevapları size sunmadıysa, burada Tlamatini devreye girer. O size yol gösterebilir. Bilgeler, toplumumuzda bu yüzden çok önemli bir yere sahiptir. Onlar ruhumuzla temas etmemizi sağlar ve bize, gerçek yüzümüzle temas edebilmemiz için gereken aynayı verir. Aynı zamanda herkes bir anlamda bir başkasının öğretmeni olabilir, bir çocuktan çok büyük bir ders öğrenebilirsiniz, bir örümcekten de…

Sandra: Batı’da bize öğrencilerin bir şey bilmediği, bu yüzden gerçeği bulmak için okula gitmeleri gerektiği öğretiliyor.

Hoca Luis: Gerçek dediğiniz şey nedir? Birinin gerçeğe sahip olduğunu iddia etmesi tehlikelidir.

Sandra: Neden tehlikeli?

Hoca Luis: Çünkü biz gerçeğe sahip değiliz, bir tecrübeye ve bu tecrübenin bizde yarattığı etkiye sahibiz.

Sandra: Peki 3+3 ün 6 ettiğini ve bunun gerçek olduğunu söyleyenlere ne diyeceğiz?

Hoca Luis: Kuantum fiziği bu konuda farklı bir fikre sahip olabilir. Konu gerçeği bulmak değildir. Her şeyde var olan ruhun bir parçası olduğumuzu anlayabilmektir. Bir törende yaşlılar, bir süre su içmenizi yasakladığında bu sadece, sizin gücünüzü sınamak değildir, suyun değerini anlamanızı sağlamaktır. Su ve siz, ayrı varlıklar değilsiniz. Onunla özde bir olduğunuzu anlamanızı sağlamaktır. Bu özün bir parçası olduğunuzu anladığınızda, gerçeğin ne olduğuna dair tartışmalar yersiz kalır. Biz toprak ananın, güneşin, suyun, ayın bir parçasıyız. Bunu anladığınızda hiç kimseyle gerçek hakkında tartışmanıza gerek kalmaz.

Meksika geleneğinde her çocuğun potansiyeli keşfedilmeye çalışılır. 4 yaşına geldiğinde Tlamatini ile yaşamaya başlar, Tlamatini de onun potansiyellerini keşfetmeye çalışır. Çocuğun sahip olduğu potansiyele göre eğitim, farklı konularda farklı kişilerle devam edebilir. Pek çok türde okul vardı. Örnek olarak Tepochkalli erkekler için, Ichpochkalli kadınlar için olan bir okuldu. Cuicacalli şarkı, şiir, sözlü gelenekler, mitler ve tarih öğrenmek isteyenler için olan bir okuldu. Kalmekak, bir üniversite gibiydi. Her şehirde Kalmekak yoktu ama her şehirde Tlamatini vardı, bilgeler vardı.

Sandra: Kalmekak, bugünkü üniversiteler gibi miydi?

Hoca Luis: Kalmekak, bir evler dizisi gibi düşünülebilir. Her evde farklı bir şey öğretiliyordu. Örneğin Kalmekak’ın bir parçası olan ve Sisler Evi anlamına gelen Mixcoacalli’de, yaratıcı ilham öğretilirdi.

Sandra: Yani Salı ve Perşembe günleri 3 ve 4 arasında Felsefeye Giriş dersleri gibi bir şey yok muydu?

Hoca Luis: Öyle bir şey yoktu, buralarda Tlamatini kişiye özgü olarak eğitim verirdi. Aynı evde ve aynı derste farklı yaşlardan kişiler olabilirdi. Kimin daha zeki olduğuyla ilişkili değildi. Eğitim, bir ailenin bir parçası olmak gibiydi, çocuğu tanımanız gerekirdi. Not vermekle ilgili değildi, iyi bir insan olmakla ilgiliydi. Tlamatini’nin, öncelikle iyi insanlar olmaları gerekirdi.

Sandra: Meksika geleneklerini araştırmak bugün bize ne katabilir?

Hoca Luis: Gelenekleri araştırmak önemlidir çünkü geleneklerimizi kaybediyoruz, öğretilerimizi kaybediyoruz. Öğretmenin ve öğrenmenin gerçek anlamını kaybediyoruz. Belki de hayatın gerçek anlamını kaybediyoruz. İnsanlar kendileriyle ve kendi kültürleriyle ilgili kalıplaşmış düşüncelere sahipler. Geçmiş değerleri öğrenmeli ve yaşamalılar. Diğerleriyle paylaştığımız ve yaşadığımız sürece bu değerler kaybolmayacak.

Bütün çocukların eğitiminin zorunlu olduğu Azteklerde, yöneticiler Kalmekak ismi verilen okullarda yetiştirilirdi. Kalmekak’ta öğretilen şeylerin başında ahlak kuralları geliyordu. Bu ahlak kurallarını uygulayabildiğini kanıtlayan öğrenciler, yeteneklerine göre yargıç, doktor, astrolog, yazıcı veya rahip olabiliyordu. Aztek İmparatoru, Kalmekak’ta eğitim alan bir kişiydi.

Diğerlerini yönetmeden önce kendilerini yönetmeyi öğrenen kişilerin, toplumun çıkarını kendi kişisel çıkarlarının üstünde tutmayı öğrendiği bu eğitim sistemi hakkında daha fazla bilgi sahibi oldukça, bir uygarlığın altın çağını nasıl yaşadığı daha iyi anlaşılabilecektir.

KAYNAKLAR
1. Soustelle, J. Aztekler. Dost Kitabevi. 2006.
2. Mc Krause, S. Life in the Aztec Empire. Brainy Bookstore McKrause. 1993.
3. Vento, A. C. Mestizo: The History, Culture and Politics of the Mexican and the Chicano. University Press of America. 1997.
4.Worldpedagogy.com/american-pedagogical-tradition
5. Gonzales, S. Interview on the Nahua Philosophy of Teaching and Learning: A Kalpulli To Kalpulli Cultural Revitalization Project. Nakum Journal. 2015.

Duygu ALKAN ERDOĞDU

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir