MODERNİZM, POSTMODERNİZM VE BÜYÜK BİR BOŞLUĞA DOĞRU

1970’lerdeki göğe çıkış, uzay kolonileri masallarından sonra teknolojilerin yapılanmasının, yavaş yavaş gelişmiş ülkelerden daha az gelişmiş ülkelere kaymakta olduğunu gösteriyor. Uzun zaman boyunca İngiltere, Almanya ve Amerika gibi ülkeler, sanayi üretimleri ile kendi ekonomilerinin temellerini oluşturdular. 1870’lere kadar süren bu akım artık sona erdi, çünkü artık büyük sanayi kuruluşları (yani doğayı kirleten, fabrikalarda çalışan işçilere psikolojik problemler yaratan, doğanın mahvolmasına neden olan ve mekanik bir kültür biçimi ortaya çıkaran demir yığınları), ekonomileri zayıf olan devletlere doğru yönelmektedir. Bu büyük ülkelerde eski teknoloji ile yapılan sanayi üretimlerinin yerini, yeni teknoloji ile yapılan ve daha fazla bilgiye dayalı kuruluşlar aldı. Örneğin artık Amerika, araba parçalarını ya da bir yıl eskilikteki bilgisayar parçalarını üretmiyor, çünkü şimdi bunu yapabilecek birçok III. dünya ülkesi var. Amerika, yeni teknolojiler üretiyor ve eski teknoloji ile üretilebilecek ürünleri fason olarak yaptırıyor.

Modernizmin kazandırmış olduğu maddesel-teknik gelişim hızı, postmodernizm ile birleştiği zaman yeni bir iş bölümü oluşturmakta. Gelişmiş devlet teknoloji üretiyor. Az gelişmiş devlet, daha eski teknolojiyi kullanıyor ve bunu da gelişmek, daha fazla maddeye sahip olmak için yapıyor.

Ancak bu maddeye sahip olma isteği, 1970’lerden günümüze sefalet içerisinde yaşayan Afrika’yı kazandırdı. Afrika’da doğal tarım ekonomisinde çalışan yerliler, yöneticilerin sanayi hamlesi yapmış modern devlet istemi nedeni ile üretimlerini daha endüstriyel biçime dönüştürdüler. İlk başta, ağır sanayi malları üretme girişimi başarı ile sonuçlandı ama sonra karşılaşılan bir felaketti. Artık Afrika yerlileri tarımı bırakmıştı. Binlerce yıldır bozulmamış olan doğa-insan ritmi bozulmuştu. Topraklarda verim yoktu ve bugün Afrika açlık ile karşı karşıya, çünkü kendi temel ihtiyaçlarını (tarım ürünlerini) üretememektedir.

Bugün birçok III. dünya ülkesi (ki çoğu kendi geleneklerini ve törelerini 1980’lere kadar korumuştur), büyük ve eski teknolojiye sahip sanayi kuruluşları ile dolmaktadır ve sahip oldukları otantik, kültürel varlıklarını kaybederken, modernleşmekte olduklarına inanmaktadırlar. Bugün bu ülkeler, İngiltere’nin modernleşmek için endüstri devriminde ödediği bedelin, çok daha ağırını ödemekteler.

XX. yüzyılda insanların sadece elleri ve iş güçleri değil, zihinleri ve duyguları da satın alınmakta ve köleleştirilmektedir… Artık prototip düşünceler ve duygulara sahibiz. Fiziksel görünümden duygu modellerine, davranış biçimlerinden düşünce şekillerine kadar, XX. yüzyılın insanı bir kukla gibidir. İpler kimin elinde?

Modernleşmenin bir sonraki aşaması kabul edilen postmodernizmin, tarihi gelişimini ve yapısını daha derinden anlamak gerek. Göreceğiz ki modernite ve postmodenite birbirlerine kafadan yapışık ikizlerdir. Modernite fiziksel alandaki maddeleşme idi. Teknolojinin sonsuz gelişmesi arzusu. Ancak, postmodenite modernizmin sonucu olarak duyguların, davranışların, güzelliklerin ve bilginin maddeselleşmesidir.

Artık ekonomik açıklamalar yetmiyor. Bin kitabın bir CD-ROM’a sığdırıldığı bilgi formunun temeli olduğu postmodern bilgi çağı açıklamaları yetmiyor, çünkü insanın kendini unutmuş olması en büyük acı ve eksiklik.

İnsan boşlukta, çünkü idealleri yok. İnsan inançlarını ve kendisi için en önemli olan değerleri materyalize etti. Çünkü insan dostluğu ve kardeşliği unuttu. Çünkü insan kalbini, ellerini, sözlerini ve düşüncelerini birleştiremiyor.

İnsanın gerçek ihtiyacı, sadece teknik ve maddesel bilgi değildir. İhtiyaç duyduğu kendi varlığının, dünyadaki görevinin ve hareketlerinin nedenini ve sonucunu açıklayan bilgidir. Dünyada çok fazla kanı var, çünkü herkes bir fikir öne sürüyor ve dünyayı kurtaracak sihirli formüller öneriyor. Sahte bilgiler (kanılar) geçici olacaktır.

Modernizm… Postmodernizm ve boşluk ama insanın irade, sevgi ve zekâ gücünü kullanacağı ve kendini, doğayı ve diğer insanları tanıyacağı bir gün gelecektir.

Umut DİNÇŞAHİN

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir