ESKİ MISIR’DA TIP
Tıp bilimi ve doktorluk sanatı, acı çekene yardım, etmesiyle insan kültür ve bilimlerinin en eskilerindendir. Tıbbın gelişmesi dünya, doğa ve insan resimleriyle ve bunlara ait kültürlerle bağlantılıdır. Aynı şekilde tedavi teorileri de toplumların dini ve felsefi düşünceleriyle bağlantılıdır.
Eski Mısır’daki gelişmiş tedavi yöntemlerini içeren papirüslerin keşfine kadar, uzun süre Yunanistan antik tıp biliminin kaynağı kabul edilmiştir. Bunlar Hipokrat’tan 2500 yıl öncesine ya da daha eskiye aittir. Bu şaşırtıcı ve büyüleyici yazılı belgelerin çoğu tarihin karanlıklarında gömülüdür. Bunun da iyi bir sebebi vardır: iyileştirme ve tedavi sanatı, yüksek kültürlerde inisiyatik sırrın bir parçasıdır. İnisiyatik bilimlerin özellikleri ise bunların açıklanmaması, kompozisyon gibi açıklamalı anlatılmaması ve kolay ele geçememesidir. Böylece her ele geçen papirüs sadece artakalan bilgileri aktarır. Sadece dış bir kabuk içinde ise çok daha derin ve insan doğasının her yönünü içine alan bir bilim vardır.
İYİLEŞTİREN YÖNTEMLER VE İYİLEŞTİRME YÖNTEMLERİ
Mısır’ın iyileştirme sanatının ana ilkelerini ve tıp bilimini Mezopotamya, Hintliler, Persler ve sonraları da Yunanlılarda görebiliriz.
Bunun başlangıcı, Maji-Tanrı Hizmeti alanlarında yatar ki modern ve bilimsel düşünen insan çoğunlukla bu kutsallığı reddeder. Derin ve net incelemeler çok şaşırtıcı bilgileri gündeme getirmiştir; örneğin Mısırlıların iyi gözle bakılmayan “kirli eczacılıkla ilgilenmeleri gibi… Hayvan dışkılarının, iltihapların tedavisi amacıyla (örneğin “Mısır buğday hastalığı” iltihabı bir göz hastalığıdır) ilaçlara karıştırılması, insan dışkısındaki Aureomyzin antibiyotiğinin keşfiyle aydınlanmıştır. Aynı şekilde, küflü ekmeğin enfeksiyon hastalıklarında yazılması (Penisilin) ve buhurun enfeksiyonlarda yaygın kullanılışı (Fenol ve Karbolasidi içerir ki bunlar çok önemli dezenfektanlardır) bugün bu hastalıkların derin analizleriyle açıklanabiliyor. Daha başka örnekler ise: Grana elma ağacı kabuğu ve kökünün kullanılması (Pelletierin içerir – spesifik şerit ilacı,) ve tabii ki Mısırlıların doğum kontrol testi pratikleridir: Kadının idrarı buğday ve arpa içine konur. Tahılı çimenlerse kadının hamile olduğu sadece buğdayı çimenlerse bir erkek çocuğa sahip olacağı sadece arpayı çimenlerse bir kız çocuğuna hamile olduğu anlaşılırdı. 20. yüzyıldan itibaren biz de artık idrardan doğum kontrolü yapabilecek durumdayız! Mısırlıların tahlil kehaneti 1933’de denenip doğru bulunmuştur. Kültürlerin kaynaklarını altın çağdan alması gibi, tıbbın da kaynağı olan “altın çağ”da acaba hangi doktor tiplerine rastlıyoruz?
İlk önce Başhekim yer alır; Mısırlıların Imhotep’i (isminin anlamı: “huzur, mutluluk getiren”) bir inşaat ustası (Basamak Piramitlerini Firavun Djoser yönetiminde, Sakkara’da MÖ 2600 yılında inşa etmiştir.) bakan, başpiskopos, astrolog ve doktordu. Doğa ve insanbilim, bilgi, hikmet, kendi tanrısal özüne geri bağlanma, onun içinde öylesine mükemmelce olmuştu ki, yeni dönemden itibaren tanrısal doktor, tedavinin tanrısı olarak onurlandırılmıştır. En büyük ilerlemeleri, Tedavi Mabetleri ve Tıp Okullarında Sakkara, Sais, Heliopolis, Teb, Edfu, İskenderiye ya da Yunan Epidauros’unda görürüz. Buralar, yüzlerce öğrencileri, çok büyük kütüphaneleri ve pratik dersleri ile eğitim merkezleriydiler. Bu mabetler, Mısırlıların “Hastane” yerine kullandıkları “Hayat Evleri” adını alır. Öğrencilerden etik taleplerde bulunulmuştur. Buradaki doktor, rahip-doktordur ki kendi içinde bilim adamlığı, bilge filozofluk ve kendi tanrısına hizmet özellikleri taşır. Aynı zamanda her planda acıyı azaltır ya da iyileştirir.
Tedavi etme sanatı, antik temelinde üç düzlemle ifade edilir; tedaviye ait olan söz, element ve bıçakla. Bu üç düzleme ait müdahaleler tedavi mabetlerinde uygulanmıştır. Özellikle cerrahi, mekanik alan neredeyse ayrı bir meslek dalı gibi ayarlanmıştı. Bu üç düzlemden bugün neleri anlarız?
Mısır’daki ezoterik tıpta insan, hastalık ve tedavi bilimi yedi farklı dalgasal düzleme bölünmüştür ki, insanın içindeki bu yedi düzleme (maddesel, katı cisimden, ince ruhsal düzleme) farklı tedavi şekilleri geliştirilmiştir.
Fiziksel beden ve tedavisi hakkındaki bilgiler bize diğerlerinden daha kesin olarak kalmışlardır. Bol sayıda Papirüsler (Smith Papirüsü, Ebers Papirüsü, Berlin Papirüsü, Kahun’un Jinekolojik Papirüsü) bizim için hayranlık verici bilgilerin kanıtıdır. Mısırlılar, günümüz tedavi bitkilerinin ortalama üçte birini, şuur kaybettirici drogların doğum kontrolü etkilerini (örneğin Akazienspitzen tozundan tamponlar, modern preparatlarla aynı etkiyi gösterirler) biliyorlardı. Aynı zamanda jinekoloji hakkında birçok elle tutulur bilgi ve tecrübeye, aynı şekilde büyük operasyon tecrübelerine (hastaların yıllarca yaşayabildikleri kafatası delinmesi, burada sıkça anlatılır) sahiptiler. “Doktorun Sırrı”nda (Eber’in Papirüsü), kalp ve hareketleri, nabız atışı, kalbin metu-kanalları ile diğer organlara bağlantısı, maddelerin sirkülasyonu, hastalıklar, ateş, iltihap ve ağrının dindirilmesi bilgileri anlatılmıştır. Bunlar bizim iltihap mediatörleri, ağrıyı kesen maddeler, hormonlar ve benzerleri hakkındaki bilgilerimizin yanında oldukça moderndirler.
Beslenme, sindirim ve boşaltım konularında da büyük anlamlar elde edilmiştir. Önemli hastalık etkenlerinden biri olarak dışkının tıkanması (kabızlık) gösterilmiştir ki bu vücudun zehirlenmesine yol açıp, hemen boşaltılması gerekir. Mısırlılar Klistiere’yi ve boşaltıcı etkisi fazla olan (ishal yapıcı) ilaçları bilir ve bunları oldukça sık kullanırlardı. Aynı şekilde kan naklini ve vakumu da bilirlerdi. İshal yapıcı maddelerle ve artık maddelerin bağırsak, böbrek, deri ve akciğerlerden atılması ile 19. ve 20. yüzyılın doğal tedavi hekimleri tekrar ilgilenmeye başlamışlardır.
Smith Papirüsü ile bize ilk cerrahi öğrenim kitabı bırakılmıştır (MÖ 2500’den daha eski). Bu öğrenim kitabı her bir farklı hastalığı üç adımda tanımlar (Diagnoz, prognoz, terapi).
Prognoz için üç tür belirlenmişti:
1) Tedavi edebileceğim hastalık (İyi prognoz)
2) Kendisine karşı savaştığım hastalık (İkincil prognoz)
3) Artık müdahale edemeyeceğim hastalık (Kötü prognoz)
Profilaksi (koruyucu hekimlik) de çok önemliydi. Bu yüzden hayatını dengeli idare etmek, boşaltımı arttıran beslenme (özellikle sarımsak, soğan, turp) ve mükemmel bir hijyene çok önem verilmiştir.
Herodot ortalama MÖ 450 yıllarında Mısır hakkında şöyle yazmıştır: “Bu ülke doktorlarla doludur; burada kafa için, göz için, diş için doktorlar vardır, hiçbir branşı olmayan doktorlar da vardır.” Bize de “en yüksek göz doktoru”, “anüsün koruyucuları”, “doktorların gözcüsü kadınlar (Mısır’da kadınlar da doktorluk mesleğini öğrenirlerdi)” şeklinde başlıklar ulaşmıştır, uzmanlıkta yükselme ve gelişme, Mısır kültürünün her dalında olduğu gibi, doktorlar arasındaki piramidal düzene de etki eder.
HASTALIK SEBEPLERİ
Mısır’da hastalık etkenleri:
1) Dış hastalık etkenleri (Yaralanmalar, yanmalar, vs.),
2) Kurtlar,
3) Hava yolunun etkisi,
4) Vücudun kendisi,
5) Şeytan ve Tanrıların etkisi.
“Tanrılar” kelimesini felsefi olarak ele aldığımızda, tüm eski yüksek kültürlerde anlatılan şu öğretiyi görürüz:
Her bir Tanrı, doğa ve insana etkiyen ana ilkelere eşdeğerdir. Tek bir insanın doğa ilkelerine aykırı davranışı (“Tanrıların incitilmesi”, “Tanrılara kusur etme”) kendi iç dengesinin yaralanması, rahatsız edilmesi anlamına gelir ve muhtemelen de kendi psişik sağlığına etki eder. Buradan şu düşünceye ulaşılır: Her insan kendi sağlığından ve kaderinden kendisi sorumludur (Etki tepki yasası). Ayrıca rahip doktor ki buradaki görevi Pontifex, Tanrılara köprü olmak yani hastadaki Tanrısal düzlemlere köprü vazifesi görmektir. İyileştirmeyi ve uyumu sağlar. Serapion ve Yunan Asklepion’undaki tedavi uykusu ve rüya anlamları, hastayı yeni doğmuş durumuna yaklaştırıp, uzun basamaklı bir temizlenme sonucunda kendi varoluş düzlemleri ile karşılaşmaya götürür ki bu da hastalığın mantıklı bir olay olduğunu ve insanın kendi tecrübeleri ile sağlığına hasar verme sonucu olduğunu açıklar.
TEDAVİ SANATININ TANRILARI
Korunmuş ve siper altına alınmış olan bizler, doğanın farklı kuvvetlerini ortaya koyan birçok sayıda Tedavi Tanrısı arayışını görürüz ki bu kuvvetler rahip doktorlar tarafından bilinçli olarak tedavi sürecinin içine alınırlar. Mısır’ın en eski Tedavi Tanrısı Thot’tur. Bu, bilim, sanat ve hikmeti (bilgiyi) temsil eder. Özellikle Doğum Tanrıları’na rastlanır; örneğin Gnom (Ağaç penleri) türü Bes, denizatı şeklinde doğurgan Toeris, Kurbağa Tanrıça HekeL ve’ de sevgili, aziz Hathor. Tanrıça İsis, iyileştiren, büyü yapan ve aslan başlı olan Sekhmet de tedavi sanatıyla ilgilidir. Mısır cerrahlarının üstadı olarak da karşımıza çıkar. Yaratıcı Tanrı Ptah ve eski kültürün Tanrısallaştırılmış Doktoru lmhotep ile önemli bir Mısır Tanrı üçlüsü oluşturur. Ptolemaios hükümdarlığı sırasında karşımıza Mısır-Yunan Tanrısı Serapfıis çıkar. Görkemli, sakallı dış görünüşü ve -tüm maddelerin ana özüne ait bir sembol olan “Nilometre” ile bu Tanrı Mısırlılara aynı karakterli Osiris, Yunanlara Zeus, Hades veya Tedavi Hekimleri Tanrısı Asklepios gibi görünür. Seraphis ve İsis’in bağlantısı, mabet ve tedavi yerlerinin genişlemesine yol açar. Sadece Mısır’ın her yanına değil, Yunanistan, İtalya, İspanya Fransa’ya da yayılır.
SONUÇ
Binlerce yıllık Mısır Tıp Bilimi, rengârenk çeşitleri içinde tecrübeleri, felsefeleri ve majik-inisiyatik bilgileri ile önümüzdedir.
Ortalama 900 reçetenin çoğu keşfedilmiştir ve değerli bulunmuştur. Bazı cerrahi el hareketleri günümüzde de aynı şekilde kullanılmaktadır. “Ortaya çıkarma” bilgileri, doğal tedavide oldukça sık kullanılmaya başladı. Rüya analizleri, psikosomatik, doktor-hasta konuşması, insani karşılaşması, bizim tıbbimizin ana taşlarıdır. Tüm bu bilgilerden sonra büyük bir bilimi, rahip doktorların majik tedavi gücünü, insiyatik bir sistemin netliğini, dini bilimi, bilgiyi ve sanatı (büyük bir mükemmellik içindeki) ve bu bunların uyumunu sezeriz. Böylece tıp bireysel uygulanan bir sanat, bir tedavi sanatı olur. Bu, insanın tüm bedenlerine etki edebilir ve armoninin, vücutlar arası dengenin başkanı, adil ölçütlerin, doğru oranların ve ilhamın Tanrısı olan Adil Seraphis, tedavi sanatı için kendini adayanların koruyucu Tanrısı olur.
Dr. Patricia WINKLER- PAYER
Çevirir: Göknur Gözen