KİTAP TAVSİYELERİ – 11

“Bu, solunması gereken bir havadır. Platonik bir şarkıdır.”

Bu sayıda yer vereceğimiz Fransız filozof, gazeteci ve felsefe profesörü Alain, ilerleyen satırlarda yer vereceğimiz ve 1939 yılında kaleme aldığı Minerva ya da Bilgelik adlı eserinin ön sözüne işte bu satırları yazmıştı.

20. Yüzyıl Fransız düşüncesinin önemli temsilcilerinden ve Fransız dilinin en önemli üslup ustalarından biri olan akılcı, bireyci ve eleştirel filozof Alain (gerçek adı Émile-Auguste Chartier), kimi zaman eserlerini kendi ismiyle imzalarken kimi zaman da Criton ve Philibert gibi farklı takma adlar tercih etti. Nihayet 1914’ten itibaren eserlerini bildiğimiz ismi Alain olarak imzalamaya başlayacaktı.

1868-1951 yılları arasında yaşayan Alain’in en sevdiği yazarlar Homeros, Platon, Rene Descartes, Balzac ve Stendhal’dı ve Eski Yunancayı Latinceden daha iyi okurdu. 1881’de Lycée d’ Alençon’a girdi ve burada beş yıl geçirdi ki 1956 yılında aynı okul en ünlü öğrencisinin ismini alarak Lycee Alain’e dönüşmüştür. Alain için Lycée de Vanves’deki öğrencilik yıllarında felsefe öğretmeni olan Jules Lagneau ile olan karşılaşması son derece belirleyici olmuştur. Ustası olarak tanımladığı ve “tanıdığım tek büyük adam” dediği Lagneau ile karşılaşmasını Platon ile Sokrates’in karşılaşması kadar belirleyici buluyordu ve onu hiç unutmadı.

Kendisi de 1909 yılında Lycée Henri-IV’de öğretmenlik yaptığı dönemde öğrencileri üzerinde derin izler bıraktı ve bir sonraki kuşaktan birçok filozof ve edebiyatçının yetişmesini sağladı. Bu öğrenciler arasında Feniks Dergi‘de daha önce yer verdiğimiz Simone Weil’ın yanı sıra Raymond Aron, Guillaume Guindey, Georges Canguilhem, André Maurois ve Julien Gracq gibi önemli isimler yer alıyordu.

Propos pour la paix en Europe adlı eserinde Almanya ile eşi görülmemiş şiddette bir savaş olacağını öngörmüş ve bu savaşa karşı çıkmıştı. Öte yandan savaş başlayınca öğretmen muafiyetine rağmen, “en iyiler” katliama gönderildiğinde geride kalma fikrini desteklemeyerek topçu olarak orduya yazıldı ve kendisine önerilen rütbeleri reddederek tüm savaşı er olarak geçirdi. Savaş sırasında da üretmeye devam ederek cephede ya da telsizci sığınaklarında Mars, ou la guerre jugée (1921, Mars ya da Savaş Yargılanıyor), Quatre-vingt-un chapitres sur l’esprit et les passions (1917, Zekâ ve Tutkular Üzerine Seksen Bir Makale) ve Systeme des beaux-arts (1920, Güzel Sanatlar Sistemi) adlı eserlerini yazdı.

Tüm fikrî bağımsızlığı ve her türlü düşünce özgürlüğünü ortadan kaldıran, savaş zamanı için ulusun genel örgütlenmesine ilişkin yasaya karşı Jean-Paul Sartre , Lucien Descaves, Louis Guilloux, Henry Poulaille, Jules Romains, Séverine ve Raymond Aron gibi isimlerle birlikte omuz omuza mücadele etti. Savunma amacı taşımadığı sürece savaş fikrini reddettiğini açıkça ifade etmiştir.

Yaşı ve hastalığı onu öğretmenlikten alıkoyunca Paris yakınlarında öğrencilerinin kendisini ziyaret edebileceği küçük bir eve yerleşti. Kabul ettiği tek ödül, 1951’de ilk kez verilen Büyük Ulusal Edebiyat Ödülü olmuştur.

Yaşadığı dönemin sorunlarını evrensel bir bakışla tahlil eden Alain, “Öneriler” adı verilen ve kendisiyle özdeşleşen bir üslubun yaratıcısı olmuştur. Yaşamı boyunca 5700’den fazla yazısı için kullandığı bu yapı, iki buçuk sayfayı geçmeyen kısa bölümlerde hayatından ya da gözlemlerinden örneklerle başladığı konuyu çarpıcı bir biçimde sunmayı amaçlıyordu. Eserlerinin neredeyse tamamı bu tarzda yazılmış makalelerden oluşmaktadır.

Alain’in bugüne kadar Türkçeye kazandırılmış eserleri şunlardır: Söyleşiler (MEB Yayınları, 1989), Balzac (Leyla ile Mecnun Yayınları, 2005), Edebiyat Üstüne (Dönem Yayınları, 1965), Mutluluk Güncesi (Leyla ile Mecnun Yayınları, 2005), Minerva veya Bilgelik (Doğu Batı Yayınları, 2016), Mutlu Olma Sanatı (Varlık Yayınları, 1995)

Minerva veya Bilgelik (Minerve ou de la Sagesse):

Alain bu koleksiyonda birçok konuyu ele alıyor. Özellikle cesareti övüyor ve kişiyi kendi kendini inşa etmeye davet ediyor. Yazarın eserdeki ilk sözleri, düşüncelerin katalizörü olarak dinlenmeyi öven, özgür ve eleştirel bir ruh çağrısına adanmıştır.

“[…] zihnin zorlukları genellikle fikirler arasında bulunan karşıtlıktan kaynaklanır. Bu nedenle, önce düşünmenin sakıncalarına aşina olmak önemlidir.”

Yazar, eserin başlığında savaş, bilgelik, strateji, zekâ ve yüksek düşünce tanrıçası Athena’yı çağrıştıran Minerva kelimesini seçmiştir. Sadece başlığa bakıldığında değil, aynı zamanda eserin tüm içeriğinde Alain’in Antik Çağ Yunan filozoflarından ilham aldığı hissedilebilir.

“Hayatımızın iyi bir hayat olmasını istemek ve her şeyden önce de bunu isteyebilmeyi istemek gerekir. Endişeli bir düşüncenin bozamayacağı hiçbir şey yoktur.”

“Gayret etmeden ümit etmek bir hatadır; ama ümit etmeden gayret göstermeye kalkmak da kendi kendimize söylediğimiz en büyük yalandır.”

Mutlu Olma Sanatı (Propos sur le bonheur):

Alain’in 1925’te Nimes’te yayınlanan eseridir. İçlerinde mutluluk kavramına ağırlık verilmiş toplamda 93 farklı konudan bahseden tematik bir antolojidir.

“Kendini tanımak, mutluluğun ilk kanunudur.” Alain, Mutlu Olma Sanatı

Modern felsefe çoğu zaman fiziksel eylemi hafife almış görünse de Alain eylemi iyi bir yaşamın anahtarlarından biri olarak görür. Eylem, zihni temizler. Bunun için müzisyenleri örnek alır ve sahneye girmeden önce endişeli olduklarını, ancak çaldıklarında korkudan kurtulduklarını belirtir. Ona göre bu, “bizi tutkulardan kurtaran düşünce değil, eylemdir” gerçeğinden kaynaklanmaktadır.

“Böylece felsefe ustası sizi jimnastik ustasına geri gönderir”

KEMAL KARADAYI

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir