ZİHNİ SAKİNLEŞTİRME VE TEFEKKÜR ÜZERİNE
Doğu felsefesinde yüksek seviyede üç eğitim vardır: Ahlaki disiplin, zihni bir noktada toplama ve bilgelik-iç görü. Bu üç yüksek eğitim alanı ardışık bir şekilde birbirini takip eder yani ahlaki bir disiplin sağlamadan zihni bir noktada toplamak mümkün değildir, aynı zamanda zihni bir noktada toplamadan bilgeliği edinmek mümkün değildir.
Günlük eylemlerimiz ve düşüncelerimiz zihnimizi sürekli bir şekilde etkilemektedir. Örneğin diğer insanlara bilinçli bir şekilde zarar vermek, zihinde çok güçlü izler bırakacak ve zihni bir noktada toplama yeteneğinin gelişmesinde büyük bir engel oluşturacaktır.
Zihni bir noktada toplayabilmek yani konsantre olabilmek için ilk önce zihni sakinleştirmek gerekir. Zihni bir noktaya toplayabilme alıştırmaları zihnin yoğunlaşma, eminlik ve açıklık gibi doğal yetilerini ortaya çıkarır. Zihnin doğasını anlamanın en iyi aracı zihnin kendisidir ancak dizginlenemeyen dağınık bir zihin ile bunu başarmak mümkün değildir.
Zihnin doğal güçleri, zihni sakinleştirme ve bir noktada toplama alışkanlıkları ile elde edilebilir ve bunların yardımı ile bilgelik yani her şeyi olduğu gibi, gerçek yüzüyle görebilme, hayattaki sebep ve sonuçları net bir şekilde görebilmeye yardım eder.
Dış şartlar bizi bir noktaya kadar etkileyebilir ama davranış ve düşüncelerimizi asıl etkileyen kendi zihnimizdir. Bu, aynı bir tohumun büyümesi için dış şartlar olan su ve güneşe ihtiyaç duyması ama tohum olmadan bu şartların etkisiz olacağı gibidir. Kendi zihnimiz, yaşadığımız tecrübe ve algılarımızın, düşünme şeklimizin asıl nedenidir. Yani, mutlu veya üzüntülü olmamızın asıl nedeni zihnimizdir, içinde bulunduğumuz şartlar ve çevremiz ikincil etkilerdir. Bunu açık bir şekilde göremememizin nedeni zihnimizin bulanık ve dağınık olması ve başımıza gelen bir olayın birçok nedeni olmasıdır. Zihni bir noktada toplama ve zihni sakinleştirme alıştırmaları ile zihnimizdeki bulanıklık ve dağınıklık azalacak, şeyleri ve nedenleri daha açık ve belirgin şekilde görebileceğizdir.
Zihnimizi sakinleştirip bir noktada birleştirme gücünü elde ettikçe şeyleri nasıl yanlış algıladığımızı fark etmeye başlarız. Zihin bulanık ve karışıkken, şeylere olmadıkları özellikler atfeder, onları yanlış bir şekilde iyi veya kötü, güzel veya çirkin diye sınıflandırır, gerçekte olmayan niteliklerinin ya peşinde koşmaya veya bunlardan kurtulmaya çalışırız. Örneğin bizimle dürüstçe konuşan ama hoşumuza gitmeyen şeyler söyleyen birini düşman veya sürekli bizi öven birini bir arkadaş olarak görmemiz gibi. Bu şeylerin üzerinde tefekkür ederek onların gerçek niteliklerini görmeye çalışır ve tutumumuzu ona göre değiştirebiliriz. Böylece iyi sandığımız bir şeyin aslında kötü olduğunu ve ondan uzak durmanın daha doğru olacağını anlarız veya kötü sandığımız bir şeyin aslında bize faydalı olduğunu görürüz. Hayatımızdan çok şey alan ama iyi ücretli bir işin aslında uzun vadede iyi değil kötü olduğunu, bize yarardan çok zarar vereceğini görmeye başlamamız gibi. Bu şekilde zihin şeylerin gerçek olmayan özelliklerine bağımlılıktan yavaş yavaş kurtularak özgürleşmeye ve çevresindekileri daha açık ve belirgin bir şekilde görmeye başlar. Bu zihinsel ışığın şeyleri daha fazla aydınlatması ve onları daha iyi ayırt etmesi demektir.
Zihni Sakinleştirme
Bu, Sanskrit dilinde Samatha kelimesine karşılık gelir ve zihni sakinleştirme, şeylerin peşinde kör bir şekilde koşmasını engelleme, böylece zihnin dağılmasını engelleme ve zihni bu sakin durumda tutmaya çalışma anlamına gelir.
Zihin bir göle benzetilir ve sakin değilken yani dalgalı ve bulanıkken ona yansıyan şeyleri açık ve net bir şekilde yansıtamaz. Bu, dağınık zihnin dağınık ve gergin durumdayken etrafında olan şeyleri doğru bir şekilde algılayamaması ve onlara yanlış anlamlar atfetmesi anlamına gelir. Böyle bir zihin ile şeylerin gerçek doğasını ve nedenleri görmek mümkün değildir. Ama zihin sakinleştiğinde durgun bir göle dönüşür ve her şeyi olduğu gibi yansıtır yani şeyleri olduğu gibi, ne değerini abartarak ne de düşürerek olduğu gibi görmeye başlar.
Zihni sakin bir şekilde tutan biri şeyleri daha iyi görecek ve analiz edecek ve ona göre daha doğru kararlar alabilecektir. Gergin olmayan bir zihnin fiziksel sağlık üzerine de çok olumlu etkileri vardır. Bugün artık birçok hastalıkların nedeni olarak sürekli gergin ve stresli bir zihnin neden olduğu kabul edilmektir ve bu nedenle dünyanın bazı ülkelerinde ilk öğretimde çocuklara zihni sakinleştirme üzerine eğitim ve alıştırmalar öğretilmektedir.
Zihni Nasıl Sakinleştirebiliriz?
Bu aynı bir sporcunun bir spor alanında kendini geliştirmek için sürekli antrenman yapması ve yavaş yavaş kendini geliştirmesi gibi, zihni sakinleştirici alıştırmaları her gün yaparak bu alanda gelişme de yavaş yavaş sağlanabilir.
Budist felsefede zihni sakinleştirmek için yardımcı olan altı şarttan bahsedilir;
Sakin ve huzurlu bir yerde bulunmak.
Çok az isteğe sahip olmak.
Var olan koşullardan kolayca memnun olmak.
Zaman çalan faaliyetlerden uzak durmak.
Ahlaki disiplini korumak.
Çatışmacı ve kargaşa yaratan düşüncelerden kurtulmak.
Ve zihni bir noktada toplamak için bir nesne seçilir. Bazen bir nesne yerine nefes veya bedenin hisleri üzerine dikkat toplanır. Konsantre olunacak nesne geliştirmek istenilen zihinsel duruma göre değişir; örneğin hayatın geçiciliği görüşünü geliştirmek için, ölü bedenler, mezarlık gibi farklı konsantrasyon nesneleri seçilir. Seçilen nesnenin çok iyi hayal edilmesi, zihinsel resminin canlı bir şekilde yaratılması konsantrasyon alıştırmasının bir parçasıdır. Güçlü bir zihinsel yaratıcı güç zihni bir noktada toplamaya yardım eder. Zihni nesnenin üzerinde topladıktan sonra onu mümkün olduğunca nesne üzerinde tutmaya çalışılır. İlk denemelerde eğer zihin istenilen nesne üzerinde 14-21 saniye tutulabilirse, bu iyi bir başlangıçtır. Bu süre sürekli yapılan alıştırmalar ile uzatılmaya çalışılır. Zihni bir noktada toplama yeteneğini geliştirmiş ileri seviyelerdeki yogiler fazla çaba göstermeden doğal bir şekilde zihinlerini bir noktada toplarlar, aynı görmek istediğimiz bir nesneye doğal bir şekilde, hiçbir çaba göstermeden başımızı çevirip bakmamız gibi.
Zihni nesne üzerinde tutmaya çalışırken iki büyük engel karşımıza çıkar: gevşeklik ve aşırı heyecan. Gevşeklik tembellik, uyku, bedenin esnekliğini yitirmesi, zihinsel olarak resmedilen nesnenin etrafında karanlık oluşması gibi sonuçlar doğurur. Aşırı heyecan zihnin farklı nesne ve konulara sıçraması ve onlarla ilgilenmeye başlaması ve konsantrasyon nesnesi üzerindeki dikkatin kaybolması anlamına gelir. Bu heyecanın nedeni zihnin daha önce geliştirdiği farklı nesnelere karşı olan arzulardan kaynaklanır.
Zihinsel İnceleme ile İçgörü
Bu Sanskrit dilinde Vipashana kelimesine karşılık gelir ve tefekkür (derin düşünme) ile şeylerin gerçek doğasını görmeyi işaret eder.
İçgörüyü geliştirmeden önce zihinsel sakinlik sağlanmalıdır. İçgörü zihni sakinleştirip istenilen nesneye yöneltme yeteneği geliştikten sonra zihinsel ışığı incelenen nesneye yansıtmayı böylece nesneyi aydınlatarak daha iyi görme ve anlamayı içerir. Bu tefekküre karşılık gelir yani bir nesne üzerine zihinsel dikkati toplayıp onu derin bir şekilde inceleme ve anlamadır. Daha açık ve berrak gözüken nesne artık arzu ve öfkeye neden olamaz.
Şeylerin gerçek doğası görüldükçe zihinsel negatif güçler yavaş yavaş yok olmaya başlar ve zihin bu negatif güçlerin etkisinden arınmaya başlar. Bu aynı zamanda var olan önyargıları ve kuşkuları yok etmeye yardımcı olur ve şeyler yavaş yavaş kişisel ve öznel renklerle boyanmadan olduğu gibi görülmeye başlanır. Bu iç görü ile elde edilmeye başlanılan Bilgeliktir.
Son Söz
Zihinsel dikkati bir yerde toplama, zihni sakinleştirme ve zihinsel inceleme ile iç görüyü geliştirme insanın kendi zihni ile aşina olmasını gerektirir. Bu süreçte geçmişten gelen tüm zihinsel sorunlar, önyargılar, yanlış görüşler tek tek karşımıza çıkacaktır. Zihni sakinleştirme ve tek bir noktada toplama zihnimizi tam olarak kullanabilmek için gerekmektedir. Zihinsel inceleme ile ortaya çıkan iç görü ise şeylerin doğasını görmek ve anlamak, tam olarak nesnel olabilmektir yani bilgeliktir.
Özellikle günümüzde zihnin dikkatini başka yerlere çekmek için o kadar fazla uyarıcının olması zihinsel sakinlik ihtiyacını daha da artırmıştır. Dış dünyadan gelen sürekli uyarıcılar karışık ve kaotik bir zihin ortaya çıkarmakta ve bu da birçok zihinsel ve fiziksel sorunlara neden olmaktadır.
Her gün 5-10 dakika da olsa kendi başına, zihinsel olarak sakin kalmaya çalışmanın çok büyük faydaları olacaktır. Bunun sağlayacağı zihinsel ve fiziksel faydalar hayal edeceğimizden çok daha fazla olacaktır.
GÜNER ÖRÜCÜ
Güzel yazınız için teşekkür ediyorum. Esenlik, huzur, mutluluk sizinle olsun.